|
|
|
|
|
|
'Ekmek attırıver masaya!'
Şehrin trendy mekânı Les Ottomans'da lüks ve kalitenin yemeklerde ya da serviste değil, fiyatlarda olduğunu garsonlarının aralarında kullandıkları dilden anlayabilirsiniz. Salata ve ördek dışında iddiasına uygun bir şey yok.
Ortaköy'den itibaren birbirini izleyen, kapı önleri her zaman kalabalık yazlık yemek ve eğlence komplekslerini teker teker geride bıraktık. Kuruçeşme vapur iskelesine iyice yaklaşmışken, yola çıkmış, hepsi tek tip kıyafetli bir vale parking müfrezesini gördüğümüzde hedefimize ulaştığımızı anladık. Sadece 10 odalı, İstanbul'un en lüks butik oteli Les Ottomans'ın ve yaz aylarında otelin deniz tarafında hizmet veren bar ve restoranın yer aldığı Muhsinzade Mehmet Paşa Yalısı'na gelmiştik.
HAFTA İÇİ BİLE TIKLIM TIKLIM Bahçe kapısından içeri buyur edildik. Bar kısmından ilerleyerek sahile ulaştık. Hafta içi bir akşam olduğu ve bir gün önceden yer ayırttığımız halde, restoran tümüyle dolu olduğu için ancak barın deniz kıyısındaki masalarından birinde yer bulabilmiştik. Aslında bardaki masamız restoranınkilere göre çok daha rahat ve ferahtı. Buraya gelmeden önce biraz dersimi çalışmıştım ve Les Ottomans'ın feng shui ilkelerine göre düzenlendiğini okumuştum. Bu kadar sıkışık masa sıralarının feng shui'ye ne denli uygun olduğunu doğrusu pek kestiremedim. Les Ottomans'ın restoranını Ulus 29 ve Çubuklu 29 gibi İstanbul'un gözde mekânlarının sahibi Metin Fadıllıoğlu işletiyor. Bu kadar iddialı bir otelin restoranının da en pahalı ve lüks rakiplerinin önünde yer almak gibi bir hedefi olmasını doğal karşılamak gerek. Nitekim salatalar 18 lira düzeyinden başlayan fiyatlarla mönüde yer alıyor; en pahalı başlangıç yemekleri de 38'er lira ile parmesan peyniri ile sote edilmiş tarak ile elma ve ballı üzüm sosuyla sunulan kaz ciğeri. Ana yemeklerde ise zirve 80 lira ile ıstakoz kuyruğunda. Bunu jumbo karides 70 lira ile izliyor. Bu görkemli fiyatların yanında 27 lira mertebelerindeki çentik kebabı ya da kuzu incik gerçekten mütevazı kalıyor. Biz başlangıç yemeklerini oldukça sade salatalardan seçtik. Ana yemeklerden çentik kebabı ve fırında ördek ısmarlayanlar oldu. Bense dana pirzola söyledim. Salatalar başarılıydı. Gerek maydanozlar, gerekse naneler yeni kuşak hibrid tohumların ürünü, iri ve lezzetli yapraklı yeşilliklerdi ve diğer salata malzemeleri gibi çok tazeydiler. Salatalarda kullanılan fırınlanmış domates de suyunu bir miktar yitirip lezzeti daha da ortaya çıktığı için başarılıydı.
'AZ PİŞMİŞ' ET YAĞ ÇEKMİŞTİ Ana yemeklerde ördek ısmarlayan arkadaşımız içimizde en mutlu olan kişiydi. Ördeği pek az yerde bulunabilecek kadar iyiydi. Ancak çentik kebabının özelliği olan, etlerle yoğurt sosun altında kalan çöp patatesler ya mutfakta fazla uzun beklediği için ya da fazla yoğurda bulandığından, hamur haline gelmişti ve başarısızdı. Ismarlarken "Nasıl pişsin?" diye sorulan ve benim de "Az pişmiş," diye tercihimi belirttiğim dana pirzolası, önüme galeta ununa bulanıp tavada pişirilmiş haliyle geldi. Mönüde bu açıklama olmadığı için doğal olarak ben ızgara bir et bekliyordum. Eğer perhiz yapan biri olsaydım, tavada yağı emmiş bu eti geri çevirirdim.
LÜKS SADECE FİYATLARDA... Restoranın şarap mönüsü oldukça zengin, yabancılarda da fiyatlar epey yüksek. Örneğin en mütevazı Şili şaraplarından Sunrise 75 lira. Yerlilerde ise Sarafin Cabernet Sauvignon 83 lirayla en üst sırada. Doğrusu yemeklerde mekânın vaat ettiği lüksü, fiyatların dışında bulabilmek mümkün olmadı. Kalite, böylesine iddialı bir restoran için vasatın ötesine pek geçmiyordu. Ancak serviste durum daha da hazindi. Kadehlerimize şarap takviyesi yapması için her seferinde etrafta dolaşan bir garsonu çevirip uyarmamız gerekti. Bir keresinde bile kendiliklerinden bu görevlerini yapmadılar. Öte yandan, garsonlardan birinin masamızın yakınlarında bir komiye bizi işaret ederek yüksek sesle, "Bu masaya ekmek attırıver!" diye seslenmesi ve bizim de bunu işitmemiz, servis hakkında nihai notumuzu belirlemeye yetti. Les Ottomans kendisine ünlü modacı Coco Chanel'in bir sözünü ilke olarak almış. Bu ilke, "Lüks konfordur. Konfor yoksa lüks değildir". Bu akşam yediklerim ve yaşadıklarımın ne olarak nitelenebileceğini sorarsanız, yanıtım, "Vaat ettiğini yerine getiremeyen, pahalı ve oldukça sıradan bir lokanta" olacaktır.
DENİZ ERBİL
|
|
|
|
|
|
|
|
|