| |
Genç Sabancı amcasının çarpıcı üslubuyla konuşuyor
Düşüncelerini çarpıcı bir üslupla açıklaması, rahmetli Sakıp Sabancı'nın servetinden daha öteye bir ilgi odağı olmasını sağlamıştı. Dün arkadaşımız Şelale Kadak'ın Ali Sabancı ile yaptığı söyleşiyi Sabah'ta okurken, "Ali Sabancı söylemleri ile rahmetli amcası Sakıp Sabancı' nın bıraktığı boşluğu doldurabilir" diye düşündüm. Sahibi ve yöneticisi olduğu "Pegasus" ile bizlere sivil havacılıkta rekabetin ne tür bir nimet olduğunu her gün hatırlatıyor. Gecikmesiz kalkışlar, uçakların temiz ve bakımlı olması, İstanbul'da Sabiha Gökçen Havalimanı'nın varlığının hatırlanmasındaki katkıları, Pegasus'u yaşamımıza yerleştirdi. Pegasus'un arkasındaki felsefeyi ise, Ali Sabancı'nın Şelale Kadak'a anlattıklarından bir kez daha öğrendik. Bu anlatılanlardan birini okurken, ben de yaşadığım benzer bir olayı hatırladım. Ali Sabancı, "Nasıl ucuz uçarsınız" sorularına sürekli muhatap olmasına şu cevabı veriyordu söyleşide:
NEDEN OLMASIN? - İlginç olan ne biliyor musunuz? 55 YTL'ye ortalama 1 saat nasıl uçarsın diyor ya Türk, İngiliz de 38 Euro 77 cent'e 3.5 saat uçacağım diyor. Tabii buradan başlayan fiyatlarla. Eğer sen yarın akşam Bodrum'a gitmeye karar verirsen, 175 YTL'den uçarsın. İngiliz'e dönecek olursam, bir de nasıl uçtuğunu izah ediyor. En yüksek fiyat 354 Euro olacak diyor. Baktığın zaman, hakikaten yani biri Türk, ben yapamam o da yapmasın diyor. İngiliz ben böyle yapıyorum diyor. Avrupalı yolcu bu kadar ucuza uçmayı hak ediyor da Türk yolcu niye hak etmesin? Ve devam ediyor Ali Sabancı: - 7 Serisi BMW çıktığında bana test drive için getirdiler. Sürüş yaptık. Bittikten sonra değerlendirme yapmak isteyen şirket görevlisi kadın bana dönüp , 'Ne düşünüyorsunuz Ali Bey' diye sordu. Bak ya! 'Abla' dedim. 'Benim kökenim Kayseri' ye gider. Adana'da doğmuş, büyümüşüm. Allah'ın Alman'ı milyarlarca dolar harcayıp bu otomobili yaratmış. Bana mı düşüyor baba. Şunun şurası şöyle olsa iyi olur demek!' Gerçekten de bir başka ülkenin yaptığının daha iyisini yapmak veya en azından onların yaptığını iyi anlayıp geliştirmek varken, "Ben olsam böyle yapmazdım" demek, işin kolayına kaçıştan başka ne olabilir? - Yıllar önce çift karbüratörlü bir BMW marka otomobilim vardı. Çok karbüratörlü otomobillerde, bütün karbüratörlerin uyumlu çalışması çok önemlidir. Benim aracın karbüratörlerinden biri nedense aksadığı için, araç sürekli tekliyor, gaza basınca adeta hıçkırıyordu. BMW onaylı bir tamirciye gittim. Usta kaputu açtı ve çift karbüratörü görünce hemen yargısını söyledi: - Bu Almanlar bu işi bilmiyor. Ben şimdi bu karbüratörlerden birini çıkartıp, senin arabayı tek karbüratörlü yapacağım ve bir daha problem olmayacak. Bizim motor başında konuşmamızı uzaktan izleyen ve o tamirhanede BMW'yi temsil ettiği anlaşılan sarışın, işçi tulumu giymiş bir Alman, yanımıza gelip "Biz Almanların bu işten anlamadığımızı mı söylüyor" diye sordu bana. Sonra şikayetimi dinledi ve bir aygıta bağladığı karbüratörlerin uyumlu çalışmalarını sağladı. Teşekkür edip giderken de dert yandı bana. "Getirdiğim aletleri kullanıp sorunları çözecek yerde, hep Alman teknolojisini eleştirip, bu karmaşık motorları modifiye etmeyi öneriyor müşterilere. Delirmek üzereyim" dedi. Aslında siyasete ve demokrasiye bakışımız da böyle değil mi? "Temsili demokrasiyi" alıp benimse ve sonra yüzde 10 seçilme barajı koyup temsili yok et. Bunun dışında kalabilirler diye, bağımsız adaylara da yüzde 10 barajı uygulamayı tasarla...
BİR YAKLAŞIM Hem "Kopenhag Kriterleri' ni uyguluyoruz" diye bayram et, hem de muhbir vatandaşların her suç duyurusunu savcılar ciddiye alsın ve Elif Şafak, İpek Çalışlar ve böyle nice isim kitap yazdılar diye yargı önüne çıksınlar. Neyse... Sözü yine Ali Sabancı'ya bırakalım ve söylediklerini dinlerken, bundan "Devlet ölçeğinde" ve "Kamu hizmetleri" açısından da dersler çıkarmayı deneyelim: - Siz bir uçaktasınız ve yemek yemek istemiyorsunuz. Ama ben yemek istiyorum. Eğer bu yemeği bedava dağıtırsam herkes alıyor. Dolayısıyla siz yemek yemek istememenize rağmen herkese dağıtılan yemeğin masrafından pay almak zorunda kalıyorsunuz. Haliyle siz beni sübvanse ediyorsunuz. Oysa siz ucuz olsun, temiz olsun, istediğim noktaya güvenle ve vaktinde gitsin istiyorsunuz. Şimdi bunu sağlayacağız. Bu değerlendirme ertesinde, biz basın mensuplarının THY'deki ikramlar üzerinde ve hangi şirketin ürününün ikram edildiği hakkında kaç tane haber ve yorum yazdığımızı hiç düşündünüz mü?
|