| |
'Uçsa kuş demem'
Giresun'un Piraziz ilçesinin bir köy kahvesindeyiz. Fındık konuşuyoruz. Daha sonra CHP'li olduğu vurgulanan bir köylü öfkeyle gürlüyor. Fındık fiyatlarında ciddi bir yükselme olsa bile, AK Parti'ye de, Tayyip Erdoğan'a da oy vermeyeceğini şu cümleyle belirtiyor: "Uçsa kuş demem."
Bir iktisatçı gözüyle olaya bakınca, mevcut durumun garip bir yanı yok. Bir önceki yıl don yapmış, fındık üretimi düşmüş. Arz, talebi karşılayamayınca fiyatlar yükselmiş. Kilosu yedi milyona vurmuş. Bu fiyatı gören canla başla fındığa yüklenince, bu yıl fiyat düşmüş. Tüm üretici birlikleri gibi Fiskobirlik'in devletten bağımsız hale gelmesi, Fiskobirlik'in yönetimindeki aksaklık, denetim yetersizliği, bunlar bölge üreticilerinin umuru değil. Onlar kendilerini "piyasanın bir aktörü" olarak değil, "devletin memuru" gibi görüyorlar. Hükümetin ve özellikle başbakanın üslup yanlışlıklarına her şeyden daha fazla kızıyorlar. Başbakan Tayyip Erdoğan ile Cüneyd Zapsu'nun arz ve talep dengesinin fevkinde bir etkiye sahip olduklarını ve bilerek fiyatı düşürdüklerini tekrarlayıp duruyorlar. Tarımdaki reform, desteğin azaltılması bundan böyle ürünün ve üreticinin piyasa aktörü olarak varolacağı gerçeği buranın halkına anlatılmamış. Derinlemesine izah edilmemiş. 2002'den sonra oyunun kuralları değişmeye başlamış ama buradaki "devlet baba" zihniyeti olduğu gibi kalmış. Üretici, üyesi olduğu Fiskobirlik'in eksiğini gediğini denetlemek yerine, hükümete, özellikle başbakana kızmaya hararetle devam ediyor.
Üretici ve tüketici olarak fındığı tüm taraflarıyla konuştukça, piyasada oluşacak gerçek fiyata kimsenin sıcak bakmadığını da anlıyorsunuz. Tüccar ağaçtaki fındığı daha olmadan pazarlıyor. Fiilen toplanmamış bir ürünü ileriki tarihler için pazarlayınca da inanılmaz bir oyun başlıyor. Satış bağlantısı sırasında "fındığın az olacağını" söyleyen tüccar üreticiden fındık alırkende "ürünün çok bol olduğunu" yayıyor. Bu nedenle toplam ürün miktarı çok önemli. Çünkü asıl fiyatı arz ve talep oluşturuyor. Ama burası söylenti üzerinden fiyat konuşuyor. Tüccarın etkisi nedeniyle rekoltenin ne olacağı gerçeğe göre değil söylentiye göre tahmin ediliyor. Örneğin geçen yıl 460 bin ton olacağı söylenen ürün fiilen 620 bin ton olarak gerçekleşmiş. Rekoltenin sağlıklı bir biçimde açıklanması, mevcut kargaşayı büyük ölçüde önleyecek önlemlerden biri. Eğer şimdi üzerinde çalışıldığı gibi bir de fındık borsası kurulursa işler zamanla rayına girebilir.
Fındık fiyatının eylüle kalması Karadeniz'in tarihinde yok. En geç 25 Ağustos'ta açıklanırmış. Fındık üreticisinin geçen yıla yakın bir fiyat peşinde koşması, bölge siyasetini de hareketlendirmiş. Konuşmaların ruhu hep siyasi, teknik çözüm yollarını çok az insan aramakta. Mevcut zorluğu kimlerin, nasıl kışkırttığını da görüyorsunuz. Ama hükümetin yetersizliğini ve pisikolajik bir yaklaşımdan çok uzak kalındığını da... Türkiye, dünya fındık ihracatının yüzde 75'ini gerçekleştiriyor. Bu, fiyat belirleme gücünü de çok rahatlıkla Türkiye'ye veriyor. Aslında bu gücü Fiskobirlik'in kullanması, devlet ve hükümetin de buna yardımcı olması gerek. Ama gel gör ki, fındığa talip olan yeryüzünün çikolata fabrikaları hepsinden ağır basıyor. Piyasada, dünya fiyatlarında belirleyici konuma gelmek, tek ürüne talim etmekten kurtulmak, bölgenin zenginliğini artırmak, henüz gündemde değil. Bırakın bunları Karadeniz yıllardır ne çöp sorununu, ne de kanalizasyon sorununu çözebilmiş değil. O zaman da, söz sahibi olabileceğimiz fındık gibi çok nadir konularda bile, afallayıp kalıyoruz. Siyasal kavga hararet artırıyor ama çözüm getirmiyor. Sıkışınca herkesin tekrarladığı eski türkü: "Devlet bize para versin."
Çok güçlü bir piyasa aktörü olmamızı sağlayacak fındık gibi bir üründe bile böylesine toplu bir beceriksizlik insanı ürkütüyor. Arz ve talep kurallarına ekonomik değilde siyasal tepki veren, piyasa mekanizmalarına yönelmeyi topluma derinlemesine izah edemeyen, rekoltede kasten sağlıklı tahminde bulunmayan, fiyat hareketlerini kendi çıkarı doğrultusunda kasaba fısıltısında boğabilen, gerçek yerine söylentiye kulak asan, çözüm yerine iddialaşmayı yeğleyen bir resim var. Fındık eylülün de konusu olmaya aday. O nedenle Karadeniz'i gezerek çektiğimiz bu resmi konuşmaya zaman zaman devam edeceğiz.
|