|
|
Hocalık zamanı
Pazar yazılarında 'hocalık' yapmanın lüzumu yok derken hocalık yapmak şart oldu: Balçiçek Pamir halkla ilişkiler üzerine yazınca camia karıştı. Karışıklık iyi. Belki de bunca zaman asude gittiği için çoğu işte kalitesizlik diz boyu. Balçiçek gazeteci idealizmiyle rahatsızlığını anlattı. Ben de "Bu durumun gerekçelerinden biri bazı halkla ilişkiler şirketlerinin aralarında işbirliğine giderek rekabeti ortadan kaldırmaları olabilir mi?" diye sorayım. Rekabet olmayınca bilenin değil, göz boyayanın iş yapması kaçınılmaz. Konu derin. Bir hocalık da 'aslan vurma' üzerine. Değerli yazar, iletişim yazarlarını aslan vuranlar ve vurmayanlar diye ayırmış. Öğrencilerime asıl iletişim becerisinin aslan vurmak değil, 'aslanlarla yaşayabilmek' olduğunu anlatırım. "Aslan vurdum" demek en bildik avcı palavrasıdır, vitrine işini değil kendini koymaktır, ki öğrencilerime tavsiye etmem. Müşterilerine 'vurulacak aslan' olarak bakmalarını hiç tavsiye etmem. Pınar Altuğ'u yargılayanlar etraflarındaki ilişkilere baksın, Pınar gibi ne çok kadın ve erkek var görecekler. Nedeni de duygusal tatmin arayışı falan değil, günümüz ilişkilerinin 'süreksizlik' ve 'güvensizlik' üzerine kurulu oluşu. Bauman'ın tüm kitapları yazar bunu. Biricik Suden'e gelince... Mazhar Alanson'a yapılanların acemi imaj danışmanı işi olduğunu yazmama kızmış. Acemi olan o ise, kızmakta da haklı. Ama star deyince aklına Münir Nurettin'in gelmesi de, Alanson'a 'rock star' demesi de tuhaf. 'Star'ın popçudan farkı bu işte: Star stardır, rock'çu popçu eklemesi gerekmez. Size sarı laleler alan adama ne yaparsanız yapın da, bırakın bizi güllerin içinden koşarak geçiren adam 'MFÖ'nün ağır abisi' olmaya devam etsin. Üç-beş magazin haberi de eksik olsun, ne olur?
|