Doğum lekesi dediğin uçar gider
Kenan Doğulu'nun, kusura bakmasın ama bende hayal kırıklığı yaratan albümündeki tek cümle vardı ki, "Vay be, neden daha önce benim aklıma gelmedi bu benzetme?" dedim: "Gönlümün doğum lekesi..." Yalnızca gönül işlerinde değil, her insanın ruhunda, bir türlü silinemeyecek doğum lekeleri vardır hakikaten, diye düşündüm şarkıyı dinleyince. Kerata nasıl da damardan bir söz yakalamış derken, merakımı cezbetti, bir 'google search'ü yapayım dedim. Aaa! Ne göreyim... Bir benim aklıma gelmemiş bu teşbih! Örneğin bir blog sitesinden: "Benim adım Despina... 33 yaşındayım... Evine hiç gitmemiş, doğduğu toprakta sürgün kalmış, istenmeyen bir çocuk, aidiyetsiz bir Yunanlıyım... Balığa, rakıya, Ege'den gelen yemeklere ve şarkılara bayılırım... Saçlarım deniz kokar ve gözlerim okyanus rengidir... Durmaksızın birilerini özlerim... Aşık olur bana bazıları, yanmaya koşan pervaneler gibi... Ben dönüp bakamam... Pervane olup ateşe koşar, hiç olmadık kişileri severim... Ne yıllarım ne yollarım ne acılarım tükenir... Tam durdum, derken yeniden belaya sürüklenirim. Benim adım Despina... Bir gün 'doğum lekesi gibi tenime yapışmış' sürgünlüğüm bitecek ve ben hiç görmediğim evime döneceğim..." Ve bir başka siteden duygusal bir arkadaşın satırları: "Sen yürekteki doğum lekesi gibisin, istesem bile çıkmayan, kimsenin çıkaramadığı..."
*** Aman kimse, özellikle de Kenan kardeşim, yanlış anlamasın. Şarkısının içindeki bu cümleyi oradan buradan araklamış, demiyorum. Kimi şarkı sözlerinin, hatta roman, film konularının birbirine benzediğini görüp de, insanları fikir hırsızlığıyla suçlayanlara her zaman çok kızmışımdır zahir. Çünkü sonuçta hepimiz tek bir dünyada yaşıyoruz işte birader! İnsanoğluyuz... Duygular, tecrübeler, hissedilenler, edilemeyenler, aşklar, hayatlar, ölümler, acılar, çaresizlikler, sevinçler... Her neyse işte... Tabii ki birbirine benzeyecek. Buradan başka yaşanacak yer var mı? Yok... Fakat şu kavanoz dipli dünyada fazla duygusal olmanın alemi de yok.
*** İşte ben bu benzetmeye takılıp kalmış ve geriye dönerek, "Benim ruhumun da doğum lekesi var mıdır acep? Varsa kimdir, nedir?" diye tam efkârlanmaya hazırlanmışken, birden duvara tosladım, kendime geldim. Duygu dünyasından reel hayata hızlı bir geçiş yaptım. Çünkü bir sağlık sitesinde, 'doğum lekesi' araştırmam sırasında (!) şu cümleye rastladım: "Doğum lekeleri zararsızdır ve birkaç yıl içinde yok olur." Gördünüz mü? Geçecek ve bitecek olan için oturup, tasalanmaya, üzülmeye, hüzün denizinde boğulmaya değer mi? Değmezmiş. Üzerimize bir dönem yapışıp kalan bütün o lekeler... Zaman denilen en güçlü deterjanla, temizlenir gidermiş. Çok şükür ki!
|