|
Bize özgü lezzetler hangileri?
|
|
Coğrafi İşaretleme Sistemi, ülkemize özel lezzetlerin korunmasını sağlayacak çok önemli bir sistem. Üstelik başarısı da kanıtlanmış.
Türk baklavasına sahip çıkabilecek miyiz, yoksa bu güzelim tatlımızı birileri elimizden alacak mı? Gemlik zeytini Ayvalık'ta yetiştirilecek olursa, buna Gemlik, Tirilye bölgesi üreticileri karşı çıkabilir mi? Isparta'nın Senirkent üzümünden yapılan kendine özgü pekmez bu kentin adına tescil edilebilir mi? 3 Haziran Cumartesi, Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusü'nde, Türkiye'de ilk kez bu sorulara cevap arandı... Konuşmacılar, bu sistemin bir an önce ülkemizde yerleşmesi gerektiğinin bilincinde olan konunun uzmanlarıydı. Mutfak Dostları Derneği tarafından düzenlenen 'Türkiye'nin Lezzet Envanterinin Oluşturulması ve Korunması: Coğrafi İşaretleme Sistemi' konulu bu panele Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Canbaş, Türk Patent Enstitüsü Dış İlişkiler Dairesi Şube Müdürü Füsun Atasay, Türk Patent Enstitüsü Marka Uzmanı Gonca Ilıcalı ve Yemek Danışmanı Osman Serim, konuşmacı olarak katıldı.
ULUSAL PROJE Coğrafi İşaretleme Sistemi'nin adını kuşkusuz o güne dek pek az kişi, sadece konuyla doğrudan ilgili olanlar biliyordu. Ama kırsal kesimlerden kentlere akının önüne geçilmesini mümkün kılacak, yerel ürünlere katma değer kazandıracak ve ülkemize özel lezzetlerin korunmasını sağlayacak çok önemli bir sistemdi bu ve başka birçok ülkede başarısını kanıtlamıştı. Açılış konuşmasının ardından ilk sözü alan Osman Serim, kırsal kesimde üretilen katma değeri yüksek 'artizan' ürünlere ağırlık verilmemesi ve bu konunun ulusal bir proje olarak ele alınmaması halinde, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi durumunda şu anki haliyle Türk tarımının büyük ölçüde tasfiye olacağını anlattı. Kuşkusuz bize özgü lezzetlerimizin neler olduğunu bilmekle işe başlamak gerekiyor. Buna da ürün envanterinin çıkarılması deniyor. Ne yazık ki bugüne dek ülkemizin lezzet envanteri mevcut değil. Peki, bu envanteri kim çıkaracak? Tabii ilk akla gelen yanıt,'devlet.' Ben kendi adıma bunu devlete bırakmanın işi büsbütün yokuşa sürmek olacağını düşünüyorum. Her il, her ilçe kendi sınırları içinde yetiştirilen, üretilen özelliği olan ürünleri bilir. Bunların benzerlerinden farkını da ortaya koyan bilgiler, devletin koordinasyonu ile bir araya getirildiğinde, kısa zamanda bir envanter oluşturacaktır. Bu ürünlerin haksız rekabete karşı korunmaları gerek. Bu konuda başka ülkelerde neler yapıldığını, Prof. Dr. Ahmet Canbaş ele aldı. Canbaş, ilk olarak bağcılıkta başlayan ve daha sonra diğer ürünlere yayılan 'Appellation d'Origine Controlee (Menşei Kontrollü Adlandırma)' sistemini anlattı. Apelasyon sisteminin şarapçılıktaki uygulaması bağ bölgelerini, bölgelerin özelliklerini, ekilecek üzüm türlerini belirliyor. Sistemde bağcılıktan şarap yapım yöntemlerine kadar bütün süreçler önceden tarif edilip denetleniyor. Bu iş tarım bakanlığına bağlı uzman bir enstitü tarafından yürütülüyor.
FISTIĞIN FARKI Peki bizde durum ne? Bu soruya Türk Patent Enstitüsü uzmanları açıklık getirdi. Marka Uzmanı Gonca Ilıcalı önce Coğrafi İşaret'in tarifini yaparak bunun, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibariyle kökenin bulunduğu bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünü gösteren işaret olduğunu söyledi. Sonra da şu an yürürlükte olan prosedürü anlattı. Buna göre, Batı'da enstitülerin, üretici birliklerinin toplu halde bölgelerine, bölge ürünlerine sahip çıkmalarına karşın, bizde sadece gerçek ve tüzel kişiler tescil başvurusunda bulunabiliyor. Yani siz bir fıstık üreticisiyseniz, o fıstığın farklı olduğunu ortaya koyacak bilgileri usulünce Patent Enstitüsü'ne sunacaksınız, enstitü de kendi imkanları çerçevesinde bu bilgilerin doğruluğunu araştıracak. Eğer uygun bulunursa, siz bu tescili alabileceksiniz. Ancak bu size tek başınıza verilen bir hak değil. Aynı biçimde üretim yapan veya aynı ürünü yetiştiren başka kişiler de sizden sonra başvurduklarında aynı işaret tescilinden yararlanabilecekler.
|