Aşkın ve zarafetin senfonisi...
Avea Açıkhava Konserleri, kuşkusuz bu yazın en eğlenceli konserleri oldu. İlginç düetler, senfonik denemeler ve hatta müzikallerden seçmeler, Açıkhava'yı ikinci adres haline getirdi. Ben de önceki gece sanırım hayatımın en güzel konserlerinden birini izledim. Şebnem Ferah'ın, Orhan Şallıel yönetimindeki Senfoni Orkestrası ile verdiği konser uzun süre belleğimden silinmeyecek! Her konserde, takdir-i ilahi sayesinde yanıma, önüme veya arkama, günün anlam ve önemine uygun birileri düşüyor... Bu konserde arkamda Aylin Aslım vardı. Konserden önce biraz konuştuk. "Korkuyorum, eğer bu senfonik konser başarısız olursa, derinden sarsılacağım" dedim. Aylin'in cevabı netti: "Şebnem, çalışkan kızdır; en iyisini yapmıştır!" Işıklar kararıp, perde açıldığında karşımızda gümüş renkli kıyafeti ve punk tadındaki topuzuyla Şebnem duruyordu. Tüm haşmetiyle Senfoni Orkestrası, yaklaşık yirmi kişiden oluşan vokal grubu ve tabii ki Şebo'nun orkestrası, tek tek gecenin kodlarını çözmeye başladılar. Şebnem bu kıyafeti ile biraz Björk'e benzemişti. Kıyafet güzeldi ancak, biraz hareket zorluğu yaşatıyordu güzelimize...
GÖZLERİMİZ DOLU DOLU 'Can Kırıkları'nın daha ilk notalarında senfoni ve Şebnem'in grubunun harmonisi kulaklarımızdan kalbimize; oradan da tüylerimize aktı! Tüyler diken diken ve anın yoğunluğundan gözlerimiz dolu dolu oldu... Bir yandan şarkılara onunla vokal yaparken, zaman zaman da susup 5 bin kişilik vokal grubunun sesini dinledim. Dersine iyi hazırlanmış olan sadece senfoni ve Şebnem değildi; izlemeye gelen 5 bin kişi de tüm şarkıları nota atlamadan çığlık çığlığa söylüyordu! O havayı anlatmaya kelime bulamadığım gibi; herhangi bir kameranın da o anın kokusunu, ışığını veya dokusunu kaydedebileceğini sanmıyorum.
BİZİMKİ TOPLU AYİNDİ! Bizimki galiba toplu bir ayindi... Şebnem, şarkı aralarında çok konuşmadı. Neredeyse tüm şarkılarını söyledi. Ama aklımda an çok 'Sil Baştan', 'Vazgeçtim Dünyadan', 'Can Kırıkları' ve 'Hoşça kal'ın senfonik versiyonları kaldı. Konserin ortalarına doğru kendimi iyice koyverdim! Kafa sallamaktan bitap düşmüş haldeyken Şebnem ile göz göze geldik. Bana elini uzattı. Fotoğraflarda bu anın görüntüsünü görünce sevinçten kalbim duruyordu... (Tüm görgüsüzlüğümle bastım köşeme; evime ve gazetede masama da koyacağım!) Konser sonrası kuliste sıkı sıkı sarıldı bana. Şaşırdım; çünkü onunla ilk ve son kez geçen yılki Kuruçeşme konserinde karşılaşmıştık. "Enerjimi yukarılara çektin, bugünkü yazında 'hadi Şebo dağıt bizi' demiştin? Nasıl dağıldın mı?" dedi. Sesim kısık olduğu için bir tıslama sesi çıkarabildim. Boynum da sallanmaktan tutulduğu için 'evet' şeklinde başımı da sallayamadım. Gözlerimin parıldamasından anladı sanırım ne hisettiğimi... Bir tek Şebnem değil; gözleri parlayarak Açıkhava'yı terk eden 5 bin kişi de ne demek istediğimi anlamıştır!
|