Irkçılık mı?
Dün siyasiler ve sosyal bilimciler tartışıyordu, bugün de spor yazarları... Türk olmak, olmamak ya da Amerikalı, Rus veya Yahudi olmak... İnsanlar bazen bu mensubiyetlerle övündü, bazen de ırkçılıkla itham edildi. Tabii sonra da kamplaşmalar oldu. Tahrikler, dış ve iç manipülasyonlar! Ardından da siyasi cinayetler ve sönen ocaklar... Çok çekti bu memleket bu oyunlardan! Usuletle tartışılmadı, kimse kimseyi dinlemedi ya da "vuruşmaktan" zaman kalmadı. Ardından ihtilal... Bir de dönüp bakıldı ki, ne ırkçı var Türkiye'de ne de kafatasçı. Hatta ne Rusçu, ne de Amerikancı. İtham edilenlerin bile savunmalarında ifadeler netleşmişti: "Kendini Türk hisseden herkes Türk'tür." Yani samimi bir vatandaşlık kavramı. Türkiye hiçbir dönem Hitler Almanya'sı gibi ırkçı olmadı. Yaşandı ve noktalandı. Dün, siyasi arenadaki bu film, şimdi futbolda "Mehmet Aurelio" ile sahnelenir gibi! Bir kaos ve karmaşa yaratıldı. "Aurelio Milli Takım'a alınmasın" diyenlere ırkçı suçlaması... Mehmet Aurelio'yu Milli Takım'a alan Terim'e de ayrı bir yargı... Sakinlik yok, dinlemek hiç yok. Futbolda polemikle gelen bir kaos!
AURELİO SAMİMİ Mİ? GÖRECEĞİZ... Bu işin aktörü Mehmet ne diyor? "Onur duydum! İstiklal Marşı ve Türkçe'yi öğreneceğim." Doğru mu değil mi, kendini samimi olarak Türk hissediyor mu göreceğiz. Yoksa bunlar "nezaket gösterisi" mi? Onu da göreceğiz. Bu bir tavır... Her fikri dinleyeceğiz. Önyargı ile kimseyi yermeyeceğiz. Hele geleneklerine bağlı bir görüntü sergileyen Fatih Terim'i kafadan idam hiç etmeyeceğiz. Eğer bu işe karşıysak, 1 haftada Aurelio'yu vatandaşlığa kabul eden "irade ve zihniyete" dikileceğiz! ABD veya bir başka ülkeden aylarca vize beklerken 1 haftada vatandaşlığa kabulü sorgulayacağız! "Mehmetçik" le özdeşleşmiş Mehmet ismini alan Aurelio'nun her hareketini hatta "çıkaracağı istavrozu" bile değerlendireceğiz! Sonra da iyi veya kötü örnek kabul edip, bir dahaki sefere ona göre bir "devlet ve spor politikası" belirleyeceğiz.
|