  |
|
Kuruçeşme gece hayatı ölmüş
Başımız sağ olsun! Bu ara Ortaköy'de yemek yemek pek moda. Radisson SAS Oteli'ni takiben, Mehmet Gürs mutfağıyla Erguvan, yanında Anjelique, House Cafe, Banyan, önde Mori derken yemekte yer bulunmuyor. Cuma gecesi yeni açılan İtalyan Meditrina'yı seçtik. Muhteşem Ortaköy manzarası eşliğinde yediğiniz yemekler çok leziz. Misal şef, kerevitli makarnada çok ısrar edince; onlar ersin muradına biz çıkalım kerevitine dedim. Parmaklarımı yedim. Dondurmalar da İtalyan. Meraklısına duyuralım. Ama bir an önce 01.00'de bal kabağına dönüşecek gece hayatına bakalım. Anjelique ahalisi hâlâ yemekte. Bar boş, içerisi kadınlar matinası kıvamında. O zaman Reina'ya Reina'nın kapısı da pek havalıymış canım. Kulaklıklı korumalar, sert suratlar, didik didik aranmalar falan. Reina restoranları maşallah ağzına kadar dolu. Gelin görün ki onca insana rağmen maalesef gecenin ruhu yok. Bu kapatılmalar, ses kısılmalar, 01.00 dedin mi paydos etmeler müşterinin de, çalışanın da tadını kaçırmış. Yani ben "Ne var, içki mi zıkkımlanıcan" edasıyla, yüzümüze bakan bezgin barmeni ancak buna bağlayabilirim. Reina sonrası Sortie. Ortadaki Buz Bar'da canlı müzik var. Bir kadın 80'lerden yabancı şarkılar çığırıyor. Ortam çok güzel ama insanların yüzündeki, ailesine yalvar yakar arkadaşının doğum gününe gitme izni koparmış liseli ifadesi gitmek bilmiyor. Hani babası almaya geldi gelecek ve daima herkesin babasından erken gelecekmiş gibi. Saat yarım dedin mi müzik düşüyor, gece hayatı artık kabak tadı veriyor. Eğlenmek isteyen Beyoğlu'ndaki kapalı barlara akın ediyor. Eh İstanbullu gece on iki-birden önce kendini toplayıp da eğlenceye gidemez ki. Kuruçeşme'de eğlence birde bitince... Ya bu deveyi güdeceğiz, ya bu diyardan gideceğiz anlaşılan.
|