Terörle yaşamak
11 Eylül saldırılarının yıldönümüne bir ay kala Londra'da terör eylemi hazırlıkları ortaya çıkarıldı. Bu gelişme ulusötesi terörizm meselesini yeniden gündemin başına getirdi. Türkiye'de hâlâ 11 Eylül'ü El Kaide'nin yapmadığına inananlar bir hayli çok olduğundan, kamuoyu bu gelişmeyi muhtemelen ciddiye almayacaktır. Halbuki bu konuları yakından takip eden ve iyi bilen gazeteci Ruşen Çakır'ın uyardığı gibi Türkiye önümüzdeki dönemde gelebilecek terör eylemleri dalgasının etkisini hissedecek ülkelerden biri. Türkiye'nin laikliğinden şikayetçi olan El Kaide'nin iki numaralı ismi Zevahiri'nin dedikleri ciddiye alınırsa, Türkiye "İslam'ı yozlaştırdığı" için bir hedef. Genelde cihadcıların 11 Eylül türü büyük ve çok detaylı bir eylemi yeniden gerçekleştiremeyecekleri inancı güvenlik çevrelerinde hakim. El Kaide'nin orkestra şefliğini yaptığı eylemler dizisinden çok, yerel örgütlenmelerin Ladin ve arkadaşlarından esinlenerek eyleme geçmesi söz konusu. Londra'daki tutuklamalar ulusötesi terör konusunda istihbarat mekanizmalarının iyi işlediğini gösterdi. Ayrıca cihadcıların, içinden çıktıkları Müslüman cemaatleri de ürkütecek bir konuma geldiği bu istihbarat mekanizmalarında Müslümanların da yer almasıyla anlaşıldı. Nitekim son operasyon, bir Müslüman Britanyalının geçen temmuzda polise kuşkularını aktarmasıyla başlayan iz sürmenin sonucu.
Profilleri artık değişti Uçaklara likit patlayıcı bileşenleriyle binerek okyanus üzerinde patlatma fikri yeni değil. 1995'te Filipinler polisinin biraz da tesadüfen ortaya çıkardığı Bojinka planı da aynı kavram üzerine kuruluydu. Ancak bu yeni denemede görev alacak olanların kimliğine ve ilişkilerine bakıldığında 11 Eylül sonrasında cihadcı profilinde köklü bir değişiklik görülüyor. Cihadcı hareketin yeni beslenme alanı Avrupa . Terör eylemine girişecekler, Avrupa ülkelerinin vatandaşları. Çoğu az eğitimli, kendilerini toplumdan dışlanmış hisseden gençler. Kendilerini ne yaşadıkları ülkeye, ne de ailelerinin ülkesine ait sayan bu nüfus terör eylemlerine katılmada bir hayli istekli. Ortadoğu'daki gelişmeler bu gençlerin cihadcılığa ve teröre eğilimini güçlendiriyor. Londra'da geçen yılki terör eylemlerine katılanların Irak'taki savaşı gerekçe gösterdiği biliniyor. Lübnan'daki son savaşın da benzer bir etkisi olup olmayacağı zamanla ortaya çıkacaktır.
'Bataklıklar' kurutulmalı Henüz planın zanlılarıyla ilgili detaylı bilgi olmadığından El Kaide'nin yerleşik yapılarıyla ne denli ilişkide oldukları bilinmiyor. Ancak kökenlerin Pakistan'da oluşu, bu ülkedeki radikal İslamcı gruplarla ilişkileri ortada yeni ağların varlığına işaret ediyor. Cihadcı teröre kafa yoranlar çözümün yalnızca sert darbe vurmak olmayacağının farkında. Bu nedenle bir taraftan var olan hücrelere darbe vururken diğer taraftan yeni militanların ortaya çıkmasını engellemek gerektiğine inanıyorlar. Bunun yolu ise cihadcıların çağrılarını güçlendiren siyasi koşulların değişmesinden geçiyor. Yani en başta Ortadoğu'daki Filistin ve Irak bataklıklarının kurutulması gerek. Cuma akşamı BM Güvenlik Konseyi ateşkes kararını verirken konuşan hemen tüm temsilciler aynı noktayı vurguladı. Filistin meselesini hakkaniyete uygun şekilde çözmemiş bir dünyada cihadcıların çağrısına koşarak kendilerini ve masum insanları öldürecek gönüllüler hep çıkacaktır. Belki bu ateşkes anlaşması yeni bir açılımın da öncülü olur. İzninizle bir süre dinleneceğim .
|