|
|
|
|
Birinin hayatında melek etkisi yarattım
Angel-A'da bir meleği canlandıran Danimarkalı model Rie Rasmussen ile e-mail yoluyla konuştuk. Rasmussen'in hedefi oyuncu değil, kendi senaryosunu yazan bir yönetmen olmak
Luc Besson'un yıllar sonra çektiği son filmi Angel-A'yı kimileri yerden yere vurdu, kimileri çok beğendi. Herkesin hemfikir olduğu tek nokta ise başrolde oynayan ve bir meleği canlandıran Rie Rasmussen'in güzelliği. Danimarkalı Rasmussen aslında dünyaca ünlü bir model. Ama o gözünü sinemaya dikmiş. Yanlış anlamayın amacı çoğu model gibi oyuncu olmak değil. Hedefi kendi senaryosunu yazan başarılı bir yönetmen olmak. Zaten Luc Besson'la tanışması da yapım şirketine senaryosunu göndermesiyle olmuş. Angel-A'da başarılı bir oyunculuk sergileyen Rie Rasmussen, e-mail yoluyla yaptığımız söyleşide Luc Besson'u ve hedeflerini anlattı. - Luc Besson'la buluşmanız ve Angel-A'da rol almanız nasıl oldu? - Luc Besson'un firması olan EuropaCorp'a kısa metrajlı bir senaryo yollamıştım ve onların yardımıyla, yazdığım film Cannes Film Festivali'ne seçildi. Luc, Angel- A'nın senaryosunu bitirince bana Angela rolünden bahsetti. Çok kolay ağlayan biri olmamama rağmen, ağladım. Çok etkilenmiştim. - Podyumda yürürken de bir karaktere bürünmeyi sevdiğinizi söylüyorsunuz. Bunun oyunculuğunuza nasıl bir katkısı oldu? - Podyumda izleyicilerle birebir kontak halindesiniz, ama çekimler sırasında kontakta olduklarınız ışıkçılar, kameramanlar, set ekibi. Bu yüzden konsantrasyonunuzun çok daha yüksek olması gerekiyor. Podyumun bana verdiği güveni, kamera karşısında çok iyi kullandığıma inanıyorum. - Film boyunca üzerinizden çıkarmadığınız elbise ve topuklu ayakkabılarla zorlandınız mı? - Çok zorlandığımı söyleyemem. Çekimler süresince sürekli elbise değiştirmemek kolaylık bile sağladı. Topuklu ayakkabılara zaten podyumlardan alışığım. - Hayatınızda birinin meleği oldunuz mu? Ya da sizin hayatınıza girip melek etkisi yaratan, hayatınızı güzelleştiren biri oldu mu? - Birinin meleği olduğumu söyleyen oldu, ama bunun ne kadar gerçek olduğunun cevabını ben veremem. Benim hayatımda da melek etkisi yaratan biri oldu. Ama yine de kendi kendimin meleği olmayı hep tercih ettim. - Bu filmde sizi en çok etkileyen ya da aklınızda kalan ne oldu? - Her zaman iyi şeyler yapmaya çalışan, ideal bir karakter olan Angela. Ve tabii ki Paris. O büyülü şehirden etkilenmemek mümkün mü? - Belki de Besson'un en son filminde oynadınız. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? - Luc Besson'un tüm filmlerinin her karesini biliyorum. O çok başarılı bir yönetmen ve film nasıl çekilir, çok iyi biliyor. Bu filmde de oynadığım için çok mutluyum. Onu çalışırken izlemek büyük bir zevk. - Oyuncu olarak güzel ve seksi kadın rolleri dışında canlandırmayı hayal ettiğiniz bir karakter var mı? - Aslında hedefim oyuncu olmaktan çok senaryo yazmak ve yönetmenlik yapmak. - Kendi kısa filmlerinizi de yazıp yönetiyorsunuz, uzun metrajlı film yapmayı düşünüyor musunuz? - İlk olarak uzun metrajlı bir film senaryosu yazmıştım ve Luc'un firmasının kısa filmler departmanına yollamıştım fakat onlar kısa metrajlı film yazmamı önerdiler. Şimdiki hedefım uzun metrajlı bir film yazmak ve yazdığım senaryoyu yönetmek. Ben zaten senaryo yazmayan yönetmenleri hiç anlamıyorum. İnsanlar bir film izlemek istediklerinde önce oyunculara bakarlar ama ben önce yönetmene bakarım. - Luc Besson'un yazarlığınıza ve yönetmenliğinize nasıl bir katkısı olacağını düşünüyorsunuz? - Luc'tan öğrendiğim en büyük ders, herkesin işini onlardan daha iyi bilmek. Luc bunu çok iyi başarıyor. - Türkiye hakkında ne biliyorsunuz, hiç Türkiye'ye geldiniz mi? - İstanbul için bitmeyen eğlence diyebilirim. Türkiye ise deniz, güneş ve tarih.
|
|
|
|
|
|
|
|
|