|
|
|
|
|
|
Yaşlı kurt iktidar peşinde
Amerikalı medya patronu Rupert Murdoch'ın eli, nihayet Türkiye'ye de uzandı. Geçmişi bize hiç de iyi şeyler söylemeyen Murdoch'ın iş hayatını da tıpkı tutkunu olduğu kumar gibi görmesi dikkat çekici.
Büyük iktidar kumarbazı Murdoch
Adı bile ortalığı karıştırmaya yetti. TGRT hisselerini satın aldığı söylenen Amerika'nın en zengin medya patronu Rupert Murdoch'ın pek seveni yok. Doğrusu hayat hikâyesine yakından göz atınca, kimsenin haksız olduğu da söylenemez.
Hafta başında dünyanın en güçlü medya patronu sayılan Rupert Murdoch'ın sahibi olduğu News Corporation'ın TGRT hisselerini satın aldığı haberleri ile çalkalandı basın dünyası. Uzun süredir TGRT ile flört ettiği bilinen şirket, nihayet bu anlaşmayla meraklı bekleyişi de son vermiş oldu. Böylece Murdoch medya imparatorluğu, News Co. Grubu'na bağlı toplam 175 gazete ve 75 televizyon kanalına bir yenisini daha ekledi. Kendisi ne kadar mutludur bilinmez ama onun Türkiye'ye gelişi, köşe yazarlarının büyük çoğunluğu tarafından hiç de hoş karşılanmadı. Irak savaşında Bush'un en büyük destekçisi olan ve şimdi de İsrail'e arka çıkan ünlü medya patronu için, SABAH gazetesi yazarı Umur Talu'nun şu sözleri durumu özetliyor: "Avustralya asıllı, İngiltere sıçramalı, ABD vatandaşı, ilk gençliğinde biraz solcu, şimdi muhafazakârlığın ve azgın piyasanın en vahşi, en yılmaz savunucusu ve saldırıcısı Rupert Murdoch..." Peki kimdir Rupert Murdoch? Nereden gelmiş ve bu serveti nasıl elde etmiştir? İsterseniz, onun geçmişine ve ailesine bir göz atalım...
DEDESİ DİN ADAMIYDI 1931 Avustralya doğumlu Murdoch, Peder Patrick John Murdoch ve şamatacı, yarı İrlandalı bir kumarbaz olan Rupert Greene'in torunları olarak dünyaya geldi. Hayatı boyunca önüne geçemediği sıradışı kumar tutkusu ve taviz vermez püriten tutuculuğunun keskinliğinin, bu iki ayrı karakteri birlikte taşımasından ileri geldiği söyleniyor. Dedesi Peder Patrick, Viktorya Eyalet Meclisi ve püriten kilisesinin en yüksek mercii olan Avustralya Genel Meclisi başkanlığı yaptı. Peder Murdoch'ı 'İncil'i yaşanan bir kitap yapan, çok iyi bir vaiz, vaizlerin piri' olarak tanımlıyordu herkes. Din kitapları yazıyordu ve basın özgürlüğünün en ateşli destekçilerindendi. Oğlu, Keith (Rupert'ın babası) yazı yazma yeteneğini babasından almıştı. Üniversiteye gitmeyen Keith Murdoch, Melbourne Age gazetesinde çalışmaya başladı. Tutumlu hatta cimri bir hayat yaşıyordu. Daha sonra ekonomi öğrenimi görmeye gittiği Londra, onun için bir hayal kırıklığı olmuştu. Ama sonra geri döndüğü anavatanı Avustralya'da ülkenin en büyük gazete imparatorluğunu yarattı.
OKULDA HİÇ SEVİLMEDİ Avustralya'nın en güçlü adamının oğlu olarak büyüyen Rupert Murdoch'ın çalışma tutkusu, küçükken bile dikkati çekiyordu. Annesi onun en göze çarpan özelliğinin sadece gerçek şeylerden hoşlanması olduğunu söylemişti: "Yalnızca gerçek olan oyuncaklarla ilgilenirdi. Hayal ürünleri, peri masallarıyla kaybedecek vakti yoktu." Bayan Murdoch oğlunu kendini sahip olduğu şartlardan ötürü ayrıcalıklı hissetmemesi ve bencil yetişmemesi için, 10 yaşındayken yatılı okula gönderdi. Ama yıllar sonra o, annesinin bu konuda yanlış yaptığını söyleyecekti. Çünkü Avustralya'nın en zengin çocuklarının okuduğu Geelong Gramer'dan nefret etmişti. Hafta sonları öğrencilerin dışarı çıkmalarına, yakın çevrede bisiklete binip, kürek çekmelerine izin veririlerdi. Rupert ise genellikle yakındaki dükkândan bir motosiklet kiralar ve at yarışı oynamaya giderdi... Babası, 1950 Ekim'inde Oxford Worcester Kolej'de üniversite eğitimine başlayan Rupert'ın, bir gazete patronu olarak yetişmesini istiyordu. Çünkü kendisi artık 65 yaşına gelmişti, politik ve fiziksel gücü giderek azalıyordu. Rupert Murdoch kolejde en iyi odalardan birine sahipti. Bir öğrenci için fazlasıyla lüks bir arabası vardı. Komünist olmasa da sosyalizm düşüncesinin etkisindeydi. Odasındaki şöminenin üzerinde, sosyalizme olan saygısının bir ifadesi olarak Lenin'in bir büstü duruyordu. Okuldaki arkadaşlarının birçoğu ondan hoşlanmıyordu. Kendisinden bir üst sınıfta olan George Mastermen, o günleri şöyle anlatıyor: "İngiliz öğrenciler biz Avustralyalılarla hiç konuşmazlardı. Rupert ise kendini beğenmiş, zengin ve Marksist'ti. Bu üçünün yanyana gelmesi imkânsızdı. Ve bu yüzden ondan nefret ederlerdi."
İFLAH OLMAZ KUMARBAZ Ona en çok arka çıkan, dostu Rohan Rivett'dı. Ancak kumar tutkusu ve aşırı harcamaları Rivett'i bile kızdırmıştı. Babasına yazdığı bir mektupta da bunu dile getirmiş, Ketih Murdoch'ın yanıtı ise şu olmuştu: "Çok üzgünüm. Daha fazla para göndermem artık imkânsız..." Bu arada Rupert, üniversite çalışma kulübünün sekreteri olmaya karar vermişti. Sessiz sedasız bir kampanya yürüttü, sloganı şuydu: 'Root for Rupert'tı (Rupert'ı destekleyin)... Kısa süre sonra okulda çıkan Cherwell isimli öğrenci gazetesinde şu yazı yer alacaktı: "Avustralyalı gazetecilik öğrencisi Rupert Murdoch, diğer değerlerin tümüne karşı, sosyalizm baskısı kurmasından yakınan kulüp üyeleri tarafından eleştiri yağmuruna tutuldu." Yazı şöyle devam ediyordu: "Kavgacı, bol bol seyahat eden, parlak bir kumarbaz... Boş zamanlarında Cherwell'i artık herkesin bildiği gibi kendi düşünceleri doğrultusunda yönetmektedir..." Murdoch kumar merakını ileriki yıllarda bir çift yarış atı alarak dizginlemeye çalıştı. En çok sevdiği oyun ise Avustralya'nın en popüler oyunu olan 'two-up'tı. Rupert Murdoch yıllar sonra şöyle anlatacaktı bunu: "İki bozuk para havaya atılır ve oyuncular onların yere nasıl düşeceğini tahmin etmeye çalışırlardı. Hepsine bahse girerdim. Diyelim ki 'tura' dediniz ve tura geldi. Hepsine oynamışsanız, çok kazanırsınız. Ama yazı gelirse hepsini kaybedersiniz. Kumarda gerçek oyun, ne zaman durmanız gerektiğini bilmektir..." Sir Keith Murdoch, 5 Ekim 1952'de uykusunda öldü. Bu Rupert için büyük bir şoktu. Babası, arkasında büyük bir borç bırakmıştı. Ailesini ayakta ve bir arada tutmak için işlerin başına geçmek ve başarmak zorundaydı. İşte tek düşündüğü, en az masraf ile en fazla kârı elde etmekti. Her ne kadar çok inişli çıkışlı dönemleri olduysa da, asıl öyküsü şimdi başlıyordu.
İlknur K. AKMAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|