|
|
Ah, o klarnetin bir dili olsa da konuşsa...
Mustafa Kandıralı 60 yıllık sanat hayatı boyunca Müzeyyen Senar, Zeki Müren ve Safiye Ayla gibi starlara eşlik etti. Müzik tutkusunun peşinden çocuk yaşta İstanbul'a gelen sanatçının tüm sırları, söylediğine göre klarnetinde gizli.
Sırrını klarnetine söyledi
Türkiye'de birkaç nesil bayramlarını 'Mustafa Kandıralı ve saz arkadaşları'nın müzikleriyle kutladı. Kandıralı şimdi de seçme eserlerinden oluşan CD ile karşımızda.
Kıbrıs Barış Harekatı'nın kahramanlarından Prof. Turan Güneş var ekranda. Bülent Ecevit başbakanlığındaki hükümetin Dışişleri Bakanı. '70'li yılların ortaları daha. Avrupa'da yapılan Kıbrıs görüşmelerinde uzlaşma sağlanamayınca Ankara'yı arayarak, "Ayşe tatile çıkabilir," demişti Ecevit'e. Bu şifre 'Türk askeri Ada'ya çıkabilir,' demekti. İşte o ciddi adam, siyah beyaz ekranda keyifli bir sohbet yapıyor. Sunucu, "Şimdi size bir şey dinleteceğiz. Bakalım tanıyacak mısınız," diyor. Bir klarnetin nağmeleri yankılanıyor arkadaki paravandan. Turan Hoca gülüyor ve hafif yana dönerek, "Mustafa," diyor Kandıralılar gibi. Hemşehrisini tanımaz mıO adam Mustafa Kandıralı idi. Ben daha küçüktüm ama o sahne hep aklımdadır, bir de klarnetinin sesiUnkapanı'nın Don Kişot'u Kalan Müzik'in sahibi Hasan Saltık'ın yaptığı gibi bir kitap CD var önümüzde. Bir süre önce Aşık Mahzuni Şerif'in külliyatını yayımlayan Uzelli Müzik Şirketi şimdi de Mustafa Kandıralı'yı selamlıyor. Uzun yıllardır rahatsızlığı nedeniyle klarnetinin sesini duymadığımız Mustafa Kandıralı'nın '70'li '80'li yıllara ait kayıtlarından hazırlanan 15 seçme eseri CD formatında piyasaya çıktı. Müzisyenin hayatı, eserleri, icrası, o markanın nasıl oluştuğu ve onun üzerine yorumlar da bu albüm kitapta yer alıyor. Mustafa Kandıralı, Melih Duygulu'nun kaleme aldığı yaşam öyküsünde 'yarım yüzyıllık yâreni klarnetiyle yola çıkışını' bakın nasıl anlatıyor: "Bir gece vakti üzerimde beyaz bir takım elbise, elimde si bemol klarnetim Kandıra'dan çıktım İzmit'e geldim. Yayan tabiiGecenin karanlığı Allah bana cesaret verdi. İzmit'e zar zor ulaştım. Orada bir handa kaldım. Bir tarafta atlar, bir tarafta insanlar yatıyor. 50 kuruş geceliği. Oradan Gebze'ye geldim, derken kendimi Haydarpaşa'da buldum. 'Hah, İstanbul'a geldim dedim ben.' Oradan bir yaşlı adam dedi ki: 'Burası İstanbul değil. Buradan vapura binecen, karşıya geçecen, İstanbul orası,' deyince adamcağızın sözünü dinlemekten başka çare kalmadı tabii ki... Vapura bindim, Karaköy'de indim, o zaman bilmiyorum. 'Allah'ım sağıma mı gideyim soluma mı gideyim' diye düşünüyorum; Necatibey Caddesi'ne doğru yürüdüm. Müzisyenler kahvesini yani esnaf kahvesini sordum. Oraya doğru gittim. Orada müzisyenlerle falan konuştum işte. Ama çocuğum, pek sahiplenmediler beni..." Abartmıyor, gerçekten çocuk, 12-13 yaşlarında ama öyle bir giriş yapıyor ki müzik âlemine ... Tutabilene aşk olsun. Düğünler, sirkler, hatta arada bir Malatya'da ekmek parası için yapılmış bir yıllık macera bile var. Sonra ver elini yeniden İstanbul. Onu o küçük yaşlarda yola düşüren büyük klarnet ustası Şükrü Tunar'ın yanındadır artık. Kimlere çalmıyor ki? Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, liste uzayıp gidiyor. Ama varsa yoksa Zeki Müren, onunla tam 30 yıl çalışıyor. Bayram sabahları unutulur mu? Önce radyodan sonra da televizyondan yayılan sesler, bu toprakların en güzel klarnet çalan adamı ve arkadaşlarını bize sunardı. "Şimdi Mustafa Kandıralı ve arkadaşlarından oyun havaları..."
Fikret ESER
|