|
|
Kucak diyalogları
- Refik efendi... - Efendim Şefikam... Söyle bi tanem... - Refik efendi, nerden çıktı bu konser merakı bu yaştan sonra? - Olur mu Şefikam, ben musikiye hep meraklıyımdır bilirsin. - Musiki merakın tamam da, bunca yaşımıza geldik neredeyse 50 yıldır evliyiz hiç konsere gelmezdik. Ne oldu ki şimdi birden bire? - Bak ne güzel dedin. 50 yıldır evliyiz diye. Geçen gün dedim ki kendi kendime, Refik efendi; kendine gel, ömür bitiyor sen daha hala şu karını bir konsere götürmedin dedim. - İyi demişsin tamam da en önden bilet almasaydın bari. - Olur mu canım. Artık yaş kemale erdi. Kulaklar eskisi gibi duymuyor, gözler eskisi gibi görmüyor. - Arkalardan alsaydın yine de. Dünyanın parasını verdik buraya. - Aaaa olur mu canım? Kırk yılın başı kalkmışız Sibel Can konserine gelmişiz. - Ne Sibel Can'ı ayol, bu konser Ferhat Göçer konseri. - Neeee? Ferhat Göçer mi? O benim kucağıma oturursa asıl ben göçerim Şefika! - Ne kucağa oturması Refik efendi?! - Kucak mı? Kucak mı dedim ben? Ne kucağı canım? - Şimdi anladım nereden çıktı bu konser aşkı, en önden bilet almalar falan. Beyefendi en öne oturacak, Sibel Can da gelip Refik Bey'in kucağına oturacak. Sen kendini Hıncal Uluç mu sandın Refik efendi?! - Ne var ben de bir şansımı deneyecektim işte. Ayrıca benim Hıncal Uluç'tan neyim eksik? Belki bir fular... - Eksiğin olur mu hiç; fazlan var. Eve gidelim ben o fazlaları bak nasıl alıyorum. Kalk kalk... - Bağırma Şefika'm herkes bize bakıyor. Rezil oluyoruz! - Sen rezilliği evde gör. Dünyanın kaç KUCAK olduğunu göstericem ben sana evde! Yürü yürü...
|