| |
Evren ve Demirel'den dış politika dersleri...
Önceki gün iki eski cumhurbaşkanı ile dış politikanın güncel sorunları üzerinde görüş alışverişi yapmak imkanım oldu. Önce 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile bir telefon konuşması yaptık. Sayın Demirel 1965'teki başbakanlığından başlayarak 1993'te cumuhurbaşkanlığı ile devam eden ve ağır sorumluluklarla dolu siyasal yaşamında karşılaştığı dış politikadaki kritik durumlardan bazılarını bana anlattı. Akşam da Ali Şen'in davetlisi olarak 7'nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in 90'ıncı doğum günü için verilen yemeğe katıldım ve sayın Evren'le uzun uzun sohbet etmek fırsatını buldum. Politika tabii ki bir açıdan "Risk almak " mesleğidir de. Ancak dış politikada risk almanın bedelinin neler olacağını hesap etmenin önemi fazla. Bunu Evren'in anlattıklarından da, Demirel'in yaşadıklarından da iyice anlayabilirsiniz.
SON ÇARE Bu iki eski cumhurbaşkanlarının söylediklerini birer özel demeç olarak yazmıyorum. Çünkü konuşmalarımız bir çeşit sohbetti. Ama genel izlenimlerimi ve anlatılanlardan çıkartılması gereken dersleri şöyle sıralayabilirim: - Bir ülke için sınır dışı bir askeri harekâta girişmek, dış politika açısından başvurulacak son yoldur. Bu kararı alırken, hem uluslararası hukukun kuralları, hem de harekât sonucu etkilenecek uluslararası dengeler çok iyi hesap edilmek zorundadır. - Askeri harekât kararı alınma noktasına gelindiğinde, mutlaka " Harekât dışında başvurulabilecek başka yöntem var mı " sorusuna cevap aranmalıdır. Aynı şekilde askeri harekât sonrasında doğacak durumlar da çok iyi tahmin edilmeli ve bunlara karşı da alternatif politikalar üretilip hazır tutlmalıdır. - Askeri harekat bir ülkeyi hedef alsa da sonuçta birden fazla devlet ve kurum hasım olarak karşınıza çıkar. Nitekim 1974'te Kıbrıs'a yapılan operasyon sonrasında, Yunanistan, Avrupa, ABD ve Birleşmiş Milletler de hasım olarak karşımızda yer almışlardır. Irak sınırlarına yönelik bir harekât da sade Irak yönetimini, ABD'yi, Kuzey Irak'taki Kürt Oluşumu'nu değil, Avrupa'yı ve Birleşmiş Milletleri de devreye sokacaktır. - Türk Silahlı Kuvvetleri, bölücü teröristlerin üslendiği Irak topraklarında 1980'lerden başlayarak operasyonlar yapmıştır. Bunlar için o dönemde Saddam rejiminden onay da alınmıştır. Uzun ve orta vadede sonuçlar değerlendirildiğinde, bölücü terörün ana kaynağının Türkiye toprakları içinde bulunduğu söylenebilir. Neticede sınır dışı operasyonlar yapılırken, içeride onbinlerce insanın hayatını kaybetmesine engel olunamamıştır.
POPULİZM OLMAMALI - Türkiye'nin her ulusal çapta önemli sorunu aynı zamanda birer uluslararası sorun da olduğu için, ülkeyi yönetenler dış politikada kitleleri tatmin etmeyi amaçlayan populist söylemlerden kesinlikle kaçınmalıdır. Sokakları ve medyaları tatmin etmek için izlenilen dış politika, ülkenin başını belaya sokar. Nitekim öğrencilerin savaş çığlıkları, Osmanlı'nın Balkan Savaşı'na sürüklenmesini hızlandırmıştır. 1974 Kıbrıs Harekatı'nı iç politikada oya çevirme çabaları sonucu, Türkiye ambargo yemiş ve ülkedeki demokrasi anarşiye ve ekonomik krize kurban edilmiştir. Sayın Evren ve Sayın Demirel'i dinlerken, hep " Gençler bilseydi, yaşlılar yapabilseydi" özdeyişini hatırladım. Ama neticede aklın yolu, bugünün gençlerinin deneyim sahibi yaşlılardan yararlanmaları halinde, bundan ülkenin yararlanacağını gösteriyor. Bu arada 90 yaşındaki Evren'le, 100'üncü doğum gününde de sohbet etmek üzere randevulaştığımızı eklemeliyim.
|