Beyrut'tan Roma'ya
Hizbullah iki İsrail askerini kaçırarak ölümcül bir hata yaptığını, Ortadoğu'da siyasal tabloyu değiştirecak güçleri ya da dinamikleri harekete geçirdiğini yeni yeni farkediyor. Lübnan hükümetindeki iki Hizbullah temsilcisinden biri olan Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanı Muhammed Freiş bakın neler diyor: "Bu savaşı asla aklımızın ucundan bile geçirmedik. Biz iki İsrail askerini kaçırarak sadece alışılagelmiş direniş eylemlerinden birini yapmayı düşündük. Yani İsrail cezaevlerindeki tutuklularımıza karşılık birilerini rehin almayı. İsrail'in Hizbullah'ı yok etmek için fırsat kolladığını, planlarını çoktan hazırladığını düşünemedik. İsrail'in asıl amacının Ortadoğu'daki statükoyu değiştirmek olduğunu yeni fark ediyoruz!" Bu itiraf aslında Hizbullah'ın kaçınılmaz sonu görmesinin korkusunu da yansıtıyor. Çünkü yarın sabah Ortadoğu'da kolları sıvayacak olan ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice da bu hedefi gizlemiyor: "Ortadoğu artık eskisi gibi olamaz. Statüko geri getirilemez. Kalıcı barış için yeni Ortadoğu yaratmalıyız." Ve bu "Yeni Ortadoğu" vizyonun altyapısını hazırlamak için İsrail operasyonunun durdurulmasını reddediyor: "Ateşkes istemek, teröristlerin (Hizbullah) yeni saldırılar için kendilerini toparlamalarına imkan vermekten başka işe yaramaz." Rice'ın yeşil ışığının bir mantığı var: İsrail'in Güney Lübnan'dan ve Gazze Şeridi'nden çekilmesi, Hamas ve Hizbullah ile destekçileri tarafından zayıflık belirtisi olarak yorumlandı ve İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın "Siyonist devleti haritadan silmek" hedefinin gerçekleşebileceği sanıldı. Bu "serap" ile Hizbullah'a tarihinin en aptalca hatası yaptırıldı. Ve de İsrail'e ABD desteğiyle "Yeni Ortadoğu" için gerekli kaosu yaratma fırsatı sağlandı.
Ankara krizin neresinde? Böyle bir ortamda diplomatik hamleleri yakından izlemekte yarar var: Rice yarın İsrail Başbakanı Ehud Olmert ve Filistin lideri Mahmut Abbas ile görüşecek, sonra Roma'da "Ortadoğu Temas Grubu" toplantısına hazırlanacak. Fransa Dışişleri Bakanı Philippe DousteBlazy, Mısır, Ürdün, İsrail ve Filistin'de görüşmeler yapıyor. Almanya Dışişleri FrankWalter Steinmeier, Ortadoğu turunun durakları da aynı: Mısır, İsrail, Filistin. İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nın Ortadoğu dairesi başkanı Kim Howells'in programı da şöyle: Lübnan, İsrail, Filistin, Ürdün. Çarşamba günü Roma'da yapılacak toplantıya kimler katılacak? ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya, BM, AB, Dünya Bankası. Ya bölgeden? Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan ve elbette Lübnan. Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan, bu kez geçmişteki Arap-İsrail çatışmalarından farklı tutum izlediler: Üçü de Hizbullah'a tavır aldılar. Dahası, Hizbullah'ın çökertilmesi umuduyla İsrail operasyonuna sessiz onay verdiler. Hatta, ardından sıranın Hamas'a gelmesi için dua ettiklerini bile söyleyebiliriz. Peki, Roma'da kimler yok? Hizbullah'ın iplerini elinde tutan İran ile Suriye. Bir de Türkiye! Başbakan Erdoğan -haklı ve meşru- kaygılarla bu krizi gündeminin ilk sırasına alıp mesaisinin büyük bir bölümünü ayırmasına rağmen Türkiye! Hayır; hiçbir şey ima etmiyoruz. Sadece, hem Lübnan'da görevlendirilecek Uluslararası Barış Gücü'ne Türkiye'den önemli asker katkısı istenmesini, hem de o gücün de yardımıyla Ortadoğu'nun yeniden biçimlendirilmesi çalışmalarından Türkiye'nin uzak tutulmasını içimize sindiremediğini belirtmek istiyoruz. Roma'da Türkiye de ya olmalı, ya olmalı...
|