Reina'ya adım atamıyorum
Reina... İstanbul'un en güzel gece mekanı. Aslında dünyanın sayılı mekanları arasında ilk 10'a girer. Manzarası, ortamı, birbirinden şık restoranları... Bu yıl yine son derece şaşaalı bir açılış yaptı. Ne yalan söyleyeyim burkuldum. Çok değil, şubatta duvarı çökmüştü, hatırlarsanız. Duvarı yan arazideki bir ahşap yapının üzerine devrilmişti. Baba, anne ve çocuk... Hepsi birlikte ölüme gitti. 6 yaşındaki İbrahim uykusundaydı duvar altında kaldığında. Hamaset mi yaptığım? Öyle düşünen olabilir ama... Ben böyle hissediyorum. Ben unutamıyorum. Bir ailenin bir anda yok olmasını... Cesetlerinin 2 saatlik bir çalışmadan sonra ancak çıkarılmasını... İnsanlar eğlensin diye yapılan duvarın 3 kişinin hayatını kararttığını... Hikaye beni bırakmıyor. Ben bırakmaya çalıştıkça yakama yapışıyor. Ne zaman Reina'nın önünden geçsem, ne zaman bir davetiye gelse... Hüzünleniyorum. Küçük İbrahim düşüyor aklıma. Kimse kusura bakmasın ama ben Reina'ya adım atamıyorum. Muallim Naci caddesi 42 numara sakinlerinin hem kapıcısı hem de bahçıvanıydı İrfan Arvasi. Karısı da ev işlerine yardım ediyordu. Oğulları İbrahim'in en büyük keyfi ise bahçede koşturmaktı. Peki ya oturdukları ahşap bina ruhsatlı mıydı? Dayanıklı mıydı? Her gün yitip giden ailelerin haberlerini yapıyoruz, siz de okuyorsunuz. Öylesine alıştık ki olan bitene, ölümlere, kayıplara, tecavüz, kapkaç ve saldırılara... Pek önemsemiyoruz. Bir gün bir çocuk duvar altında kalıyor bütün ailesiyle beraber. Çok değil bir süre sonra aynı mekanda kadeh kaldırıyoruz. "Hayat bu" dediğinizi duyar gibiyim. Reina'nın sahibi, duvarı yapan firma, işçiler, mimar herkes hakkında dava açılmış. Eee? İlk duruşma ekimde. Farkında olmak lazım. Ne bileyim Reina'nın sahibinin çıkıp da "O kadar üzüldüm ki, ne yapacağımı bile bilemedim" falan demesi gerekiyor. Biraz insanlık istiyorum, biraz merhamet, biraz da duyarlılık. 42 numaradakiler, işçiler, inşaat firmasının sahibi... Sadece ben değil, Başka birileri de rahatsız olmalı artık!
|