|
|
Asıl bölücülük hangisi?
İlahiyat Profesörü Zekeriya Beyaz ile türkücü İsmail Türüt'ün A Takımı'ndaki atışmalarını içim burkularak izledim. Türüt, "Hacca gideceğim ama şeytanı değil, Zekeriya Beyaz'ı taşlayacağım" demişti. Bunun üzerine Beyaz Hoca da "Ekranlarda sürekli Karadeniz şivesiyle konuşan İsmail Türüt bölücülük yapıyor" diye karşılık vermişti. Türüt, "Asıl bölücülük, onun yaptığıdır. Hemen benden ve tüm Karadenizliler'den özür dilesin" diye polemiği devam ettirmişti. Programa telefon bağlantısıyla katılan İsmail Türüt ile Zekeriya Beyaz dakikalarca tartıştı. Sözde Savaş Ay'ın niyeti, ikiliyi barıştırmaktı. Ama deneyimli televizyoncu, bu kapışmadan iyi reyting çıkacağını da hesap etmişti. Nitekim öyle oldu. Üzüm yemek dururken, ha bire bağcı dövüldü! Oysa iki yanlış asla bir doğru etmezdi. Türüt, bir ilahiyat profesörünü şeytana benzetmekle, zaten son günlerde bıçak sırtı bir dengede yürüyen din ve inanışlar tartışmasını tehlikeli sınırlara çekmişti. Beyaz Hoca da ateşe suyla değil, körükle gitmeyi tercih etmiş, bir başka hassas konu olan, bölgesel farklılıkların zemin oluşturduğu kültür çatışması üzerinden yanıt vermeye kalkmıştı. Oysa, o saatlerde sınırlarımızın yanı başında, Filistin'de, Kuzey Irak'ta din savaşlarının kurbanı çocuklar ölüyordu. Sınırın bizim tarafımızda ise Mehmetçikler, bölücülerin kurşunlarına hedef oluyordu. Asıl bölücülük, bunlar dururken, ekranları dakikalar boyunca bu abes tartışma ile doldurmak, hassas konuları, kişisel kavgalara alet etmek, gündemi "bölmek" değil miydi?..
|