| |
|
|
Türkiye'nin başını belaya sokmamak görevi...
İç politikada bir alışkanlık haline gelmiş olan her konuda "Karşı kaleye gol atmak" anlayışının, özellikle bugünlerde dış politikaya taşınmasından kaçınmak gerekiyor. "Madem İsrail yapıyor, neden biz de yapmıyoruz" mantığından giderek Türkiye'yi zaten kaynayan Ortadoğu'nun sıcak savaş alanlarına çekmeyi önermek ve iktidarı pısırıklıkla suçlamak, en hafif deyimiyle sorumsuz bir fırsatçılıktan başka anlama gelmez. Herhalde seçim kampanyalarını "Öcalan'ı asacağız" diye sürdüren Ülkücüler'in iktidarında idam cezasının yasalardan çıkartıldığını hatırlıyoruz. Veya İsrail'e karşı cihat ilan etmeyi bir nevi varlık sebebi olarak sunan Milli Görüşçüler'in iktidarında İsrail'le imzalanan anlaşmaları unutmadık. Bu bakımdan iktidarı ve muhalefeti ile siyasetin ana görevinin "Türkiye'nin başını belaya sokmamak" olduğu unutulmamalıdır. Keşke Cumhurbaşkanı Sezer daha aktif olsa ve problemli konularda elini taşın altına sokmayı denese. Mesela siyasi parti liderleri Çankaya'da toplansalar ve bir "Ulusal mutabakat" içinde, Güney sınırımıza dönük temel çizgiler belirlense. Dün DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın basın toplantısında bu konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamaları, "Siyasi sorumluluk"a örnek olarak gösterebileceğimizi vurgulamalıyız. Ağar dün, Türkiye'nin diplomatik girişimlerin sonucunu alamaması durumunda uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanma konusunda cesaretli olması gerektiğini bildirerek, "Bizim muhalefetimiz Habur' dan öteye geçmez. Türkiye' nin böyle bir tavrı, böyle bir hareketi olacaksa burada biz, Hükümetin yanındayız, arkasındayız, beraberiz. Terörle mücadele tümüyle milli bir konsepttir" dedi. Mehmet Ağar'ın şu sözlerini de altını çizerek tekrar etmekte yarar görüyoruz: - Türkiye, bu meseleyi meşru güvenlik güçleriyle çözmek durumundadır. Bunun çok daha ağır boyutlarda olanını çözebilme kabiliyetine sahip olan bir ülkenin, bunun altında kalabilmesi söz konusu dahi değildir. - Gelecekte bu ülkenin müşterek iradesinin ortaya koyduğu bir büyük Türkiye'de yaşama imkanını tümüyle ortadan kaldıran bu eylem yanlışından PKK derhal vazgeçmelidir. - Hiçbir ülke, bir başka ülkenin teröristi ile mücadele etmez. Türkiye'nin varlığının, komşuluğunun ne anlama geldiğini bilenlerin, Türkiye'ye yönelik yıkıcı hareketlere müsaade etmemesi gerekir. Türkiye diplomatik girişimlerin sonucunu alamazsa uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanma konusunda cesaretli olmalıdır.
|