|
|
|
|
|
Kedim ölmedi ki doldurtayım
|
|
Estetik yaptırmıyorum sadece botoks ve yağ enjekte işlemini tercih ediyorum. Dudaklarım hissiz değil Estetik yaptırmıyorum sadece botoks ve yağ enjekte işlemini tercih ediyorum. Dudaklarım hissiz değil.
* Ölen kedinizi doldurttunuz mu? -1995'te sokakta bir kedi yavrusu buldum. O zaman da Rumeli Hisarı'nda Farinelli söylemeye hazırlanıyorum, iddialarım var. Kedi yavrusunu attım arabaya. Sümüklüböcek gibi kıvrıldı. Klasik müzik dinleye dinleye geldik eve. Bir baktım masmavi gözleriyle sürekli ben izliyor. Peşimden geliyor. Evdeki diğer kedi de bir kıskandı, sorma. Uzun lafın kısası o küçük kediye resmen tutuldum. Ertesi gün 10 yıllık yardımcım ve şoförüm iki kediyi birden veterinere götürdüler. Ama o minik eve dönmedi. Yardımcıma
ne olduğunu sorduğumda, "Aman Ajda Hanım, öldü o kedi, bir kedi için abartmayın canım falan" deyince beynimden vurulmuşa döndüm. Meğer bu ikisi bagajda unutmuş kediyi, o da ölmüş. İkisini de hayatımdan çıkardım tabii. Ama kendimi hiçbir zaman affetmedim. O gün bugündür gördüğüm her kedide o miniği arıyorum, ama bulamıyorum. Bu kadar çok kedim olmasının sebebi budur (Gözleri doluyor, uzun bir süre sessiz kalıyoruz.)
* Ya doldurma olayı? -Kedi doldurma haberi kötü bir ironidir. Olabilir mi böyle bir şey? Beni bilenler buna inanabilir mi? O kadar yalan ki. Ayrıca kedim ölmedi ki doldurayım. Kocam Ali Pars "Eleştirilere aldırma" demişti. "En yakınların bile eleştirecek çünkü sen Ajda Pekkan'sın, topluma mal olmuşsun."
* Ya salya haberi? Dudaklarınız hissizleşti mi gerçekten? -Uzun zamandır estetik yaptırmadım. İhtiyacım olursa yine yaptırırım. 3-4 ayda bir botoks yaptırıyorum çünkü kaşlarımı çatmamı önlüyor. İyi oluyor çünkü kırışmıyorum. Vücuttan alınan yağların yüze enjekte edilme işlemini ihtiyacım oldukça yaptırıyorum. Göz altlarına, dudak etrafına. Ama bu estetik değil ki! Salya olayına gelince, "Dudağı hissizleşti" dediler, yok öyle bir şey. Ayrıca o akan görüntü parlatıcının akmasıyla alakalı. Acımasız eleştiriler bunlar. Kötü niyetli! Yapacaklar tabii, estetik olmazsa, kedi, kedi olmazsa sevgili...
* Şöhretin bedeli bu deyip geçiyor musunuz yani yoksa üzülüyor musunuz? İddia ediyorum şöhreti olan insan normal değildir. Normal kalamıyorsun ki. Hayatın sana verdikleri, bunların hesabı, en iyi maliyeciden daha iyi maliyeci olmak zorundasın. Faturaları en iyi sen biliyorsun. Bazen kendimi ıskaladığım oluyor tabii. İrtifa kaybetmişim gibi hissediyorum. Ama irtifadan sonra hayatta kalmayı becermek lazım. Acıları, endişeleri, korkuları yaşamazsan olmaz. Türbülanslar önemli. Şöhretin mazoşist bir tarafı var.
* Hayranlarınız arasında "Gay"ler de var. Bu ilgi nereden sizce? -Beni 3 kuşak dinliyor az şey mi bu? Şimdi bir de "Gay"ler dinliyor. Ne şirin. Ben öyle bir aileden yetiştim ki erkek olsaydım ya biraz yumuşak ya da çok maço olurdum zaten. (Gülüyor) Semiramis'e "İbrahim Tatlıses'i mutlaka sahnede görmelisin" derdim bana burun kıvırırdı. Şimdi en büyük hayranı o oldu. Lafıma geldi, Türkiye'ye yerleşti. Hayatımda hiçbir zaman yurtdışında yaşamayı düşünmedim, öylesine Türkiye insanı oldum ben. Hep halka yakın olmak istedim ama bana bir mesafe yüklendi. "Sen biraz daha uzak durmalısın" dedi bana halk, beni öyle sevdi. Öyle şartlandırıldım. "Eyvallah" dedim, böyle davrandım. Şimdi bakıyorum daha iç içeyim.
* Zaman zaman argo konuşuyorsunuz, müthiş espriler yapıyorsunuz, niye bu Ajda'yı halk görmüyor? -Nasıl göstereyim ki? Yani illa göstereceğim diye abuk subuk konuşan sürekli espri yapan biri olamam ki. Canım Sezen'im halk ozanı gibidir. Ona öyle bir misyon yüklemişler. Ben de halkın sarışın Ajda'sıyım. Beni de farklı kabul ediyorlar.
* Nesrin Topkapı'dan göbek dersi alan batılı kadın imajı mı? -Hah! İşte o!
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|