Elektrik üreticilerinin, santrallarında üretimi durdurma kararının hemen öncesinde EPDK, TEİAŞ ve BOTAŞ'a "Bizi azat edin" mektubu yazdığı ortaya çıktı.
Elektrik arz sorunu nedeniyle hükümetle karşı karşıya gelen elektrik üreticilerinin, santralarında üretimi durdurma kararından hemen önce, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ), Boru Hatlarıyla Petrol Taşıma Anonim Şirketi'ne (BOTAŞ) mektup yazdığı ortaya çıktı.
Anka'nın edindiği bilgiye göre, Elektrik Üreticileri Derneği'nin
(EÜD' 30 Haziran 2006 tarihli mektubunda, "zararına üretim yapmaya zorlanan" şirketlerin üretimi bırakacağı bildirilerek; kamunun, aradaki anlaşma ve taahhütlerin kadük hale gelmesini kabul etmesi istendi.
Bozüyük Santralı'nda üretimi durdurma kararı alan Akenerji'nin Genel Müdürlüğünü de yürüten Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı Önder Karaduman'ın imzasını taşıyan mektupta, Elektrik Piyasası Kanunu ile liberal bir yapının kurulması ve bu piyasada faaliyet gösterecek özel sektörün, güçlü bir mali yapı içerisinde rekabet etmesinin amaçlandığı anımsatıldı. "ZARARINA ÜRETİM YAPTIRDINIZ"
Özel sektör elektrik üreticilerinin, yasa sonrasında elektrik piyasasının tek aktörü konumunda tutulduğu belirtilen mektupta, şöyle denildi: "Kanun ve ikincil mevzuat çerçevesinde, kamunun muaf tutularak tek taraflı olarak uygulanmaya devam etmekte olan yaptırımlar doğrultusunda, şirketlerimiz makul kar bile elde etmek bir tarafa zararına üretim yapma noktasına taşınmıştır. Kamunun haksız ve tek taraflı uygulamaları çerçevesinde, şirketlerimize yüklenen mali külfetlere ilave olarak BOTAŞ tarafından da yüzde 60'ın üzerinde gerçekleşen doğalgaz zamları sonrasında faaliyetlerimizi sona erdirmek zorunda kalmaktayız. Bu doğrultuda, şirketlerimiz üretim tesislerini kapatmak üzere gerekli girişimlere başlamaktadırlar."
"SORUNLARI DEFALARCA AKTARDIK"
Özel sektörün "sorumluluk bilinci içerisinde", ülkenin arz ve sistem güvenliğini sağlamak için, kamu kurum ve kuruluşlarına defalarca sorunları aktardıkları kaydedilen mektupta, piyasanın yüzde 83'ünün kamunun elinde olduğu vurgulandı.
Petrol ve doğalgazdaki artışlara rağmen elektrik fiyatına Kasım 2002'den bu yana zam yapılmamasının dışında yüzde 5 de indirim yapıldığı anımsatılan mektupta, "Özel sektör elektrik üreticilerinin bağlı oldukları grupların büyük sanayiciler olduğu bilinen bir husus olup, elektrik enerjisi satış fiyatlarının değişmemesi sevindiricidir. Ancak, yasa ile gerçek maliyetlere dayalı bir elektrik piyasası yaratılma amacının sağlanması mümkün olmamıştır" denildi. "FAHİŞ FİYAT MI KAMUYU ZARAR UĞRATMAK MI"
Ülke elektrik enerjisi üretiminde doğalgaz santrallarının payının yüzde 44 olduğu ve bunun daha da artacağı kaydedilen mektupta, şunlar kaydedildi:
"Elektrik enerjisi satış fiyatının 2002 Kasım ayından itibaren aşağıda tutulmasının bir tek açıklaması bulunmaktadır. Ya kamu, 2002-2003 yıllarında elektriği sanayicimize ve vatandaşımıza fahiş karlarla satmış, ya da bugün zararına satış yaparak kamuyu zarar uğratmaya devam etmektedir! Cevap ne şekilde olursa olsun, sonuçta başta özel sektör 3 yıldır enerji sektörüne yeni yatırım yapamamış, mevcut yatırımları nedeniyle de büyük zararlar altına sürüklenmiş olup, tek tek kapanma noktasına gelmiştir."
Zarar etmekte olan üreticilerin, kamu kuruluşlarına verdikleri taahhütler nedeniyle tesislerini kapatamadığını vurgulanan mektupta; BOTAŞ'a yıllık asgari doğalgaz alım taahhüdü, TEİAŞ'a kullanılıp kullanılmamasına bakılmaksızın, MW üzerinden yıllık sistem kullanım bedeli ödendiği belirtildi. "BU TARİFEYLE ÇALIŞILMAZ"
Mevcut tarife ile özel sektörün piyasada faaliyet göstermesinin mümkün olmadığı ifade edilen mektupta, "Bugün, özel sektörün doğalgaz, sistem kullanım bedeli ve TRT payı ve benzeri kamuya aktardığı rakam bu satış fiyatının üzerine çıkmıştır. Gerçek maliyetleri içermeyen bu tarife yapısı ile özel sektör üzerindeki gerçek maliyetlerinin bilinmesine rağmen, kamunun tek taraflı anlaşma ve mevzuat uygulamalarının devam ettirilemeyeceği açıktır" değerlendirmesinde bulunuldu.
Mevzuat gereği üretimi durdurmak için aylar öncesinden bildirimde bulunmak gerektiğine işaret edilen mektupta, "Özel sektörün yapılan anlaşmalar ve mevzuat çerçevesinde, asgari 3 veya 6 ay daha zararına çalışmasının talep edilmesi hiçbir hak, hukuk ve adalete sığmayacaktır" ifadesine yer verildi.
"HERKES KENDİ YOLUNA"
Kamu ve özel sektörün birbirinden talebi kalmaması gerektiği belirtilen mektup, şöyle bitirildi:
"Bugün zararına üretim faaliyeti göstermekte olan özel sektör üretim tesislerimizin faaliyetlerine son verme kararı alıp bunu ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına bildirmeleri ile anlaşmaların ve taahhütlerin kadük hale gelmesi gerekmektedir. Böylelikle tarafların, karşılıklı olarak birbirlerinden herhangi bir talebi kalmayacaktır."