|
|
|
|
|
Generallerde 'Ben de mi dinleniyorum' kuşkusu
|
|
SABAH'ın Taşkesen olayıyla ilgili olarak bilgi almak istediği bazı üst düzey komutanlar "Belki bizi de dinliyorlardır" gerekçesiyle yanıt vermekten kaçındı.
İşte o sorular
1- Tümgeneral Reha Taşkesen olayın ilk ortaya çıktığı Pazartesi günü, telefonda kendisini arayan yakınları dahil herkese, 'Evet özel hayatımla ilgili bazı gelişmeler vardı. Durum bildiğiniz gibi değil. Ama telefonda anlatamam. Çünkü telefonumu dinliyorlar.' dedi. TSK'ya zarar gelmesin ayrılıyorum diyen Reha Paşa, bu sözleri ile dinleyen başka bir merkezi mi anlatmaya çalışıyordu?
2- Kara Harp Okulu gibi TSK'nın göz bebeği kurumlarından birinin başında olan Tümgeneral Reha Taşkesen ile ilgili içinde telefon konuşmaları kayıtlarının
da bulunduğu iddia edilen ilk ihbar dosyası komutanlara nereden geldi? Gönderen yer, kişi ve kurum açıkça dosyada yazıyor muydu?
3- Dün Genelkurmay'ın yaptığı açıklamayla "Paşa'nın telefonlarını dinleyen kurumun Genelkurmay Askeri İstihbarat olduğu tezi çürümüş oldu. Zaten Genelkumay'ın durduk yerde parlak bir komutanı dinlemeye alması anlaşılabilir değil. Yoksa, isimsiz dinleme de içeren ihbar dosyasını gönderen kurum dışından birilerimiydi?
4- Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı gibi emir komuta zinciri içinde çalışan ve her atılan adımın komutan emri ile gerçekleştiği bir kurumun adı bilerek ve kimlerce neden sızdırıldı?
5- Bir süreden beri Genelkurmay ve TSK genelinde kilit isimler özellikle cep telefonları dahi görüşmelerinin dışarıdan dinlediği kuşkusunu taşıyordu. Komutanları kim dinliyordu? Bu kuşku nereden çıkmıştı? Acaba, çok sayıda komutanın dinlenmesi amacı ile atılan 'elektronik ağ'a, gönül ilişkisi olduğu iddia edilen Tümgeneral Reha Taşkesen mi tesadüf eseri takıldı ? Olay patlayınca da, ortaya dev bir buzdağı mı (iceberg) çıktı?
6- Olayın patlak vermesinin sonrasında, gerek basın mensupları, gerek konuyu kişisel merakları nedeni ile öğrenmeye çalışan sivil şahıslar neden diğer üst rütbeli komutanlarla yaptıkları telefon görüşmesinde, 'Size olayın tamamını anlatamayız. Belki de dinlemede bize kadar ulaştılar.' diye endişeli ifadelerle karşılaştı? Dün ve bugün de, SABAH'ın telefonlarına komutanlar, tıpkı Reha Paşa gibi, 'Belki de beni de dinliyorlar' yanıtını vermeye devam etti. Yani devletin içine sızmış ve devleti gözetleyen paralel bir yapı mı vardı? Bu da endişe mi doğuruyordu?
7- Genelkurmay Askeri İstihbaratı" nın en üstünde olan Korgeneral Arslan Güner'in, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a yakınlığı ve bir ast olarak saygısı nedeni ile bunu yapma ihtimali zaten yoktu. Kara Harp Okulu'na atanmasında bizzat Büyükanıt Paşa'nın rol oynadığı Reha Taşkesen, sadece okulda izlediği sert tutumdan veya özel hayatından dolayı mı bazı çevrelerce dinlemeye alınmıştı?
8- TSK içinde komutanların çoğuna son dönemde cep telefonlarında 'gizlilik içeren konuşmalarınıza dikkat edin' uyarısı yapılması nedeni ile mi komutanlar kendilerini arayanlara 'Beni dinliyor olabilirler' endişesini seslendirdi.
9- Genelkurmay'ın dünkü açıklamasında, "Anılan emekli general muhtelif komutanlık kademelerine ulaşan ihbar belgelerinin incelenmesi sonucu iddialarını ciddiyetinin kendisine sorulması üzerine kendi öz iradesiyle istifa yolunu seçmiştir' denildi. Yani, dosya incelendikten sonra bağlı bulunduğu Kara Kuvvetleri Karargahı'na çağrılan Taşkesen'e bu kayıtlar dinletildiğinde bilinenin aksine, 'gerekeni yap' denilmedi. Taşkesen'e, 'Sen değerli bir askersin. Ayrılmanı istemiyoruz' ifadeleri kullanıldı. Taşkesen ise, 'Kurumuma zarar gelsin istemem' diyerek ayrıldı. Yani, Taşkesen arada kurban gitmiş bir isim mi oldu?
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|