Karneleri aldık
Uzun bir yılın sonu geldi. Son sınıflar sınavlarına girdi. Karneleri aldık ve tatil başladı... Karneler kimi eve hüzün getirdi, kimine sevinç. Bir yılı başarılı bir şekilde tamamlayanlar ve aileleri, tatilin ve yeni yılın planlarını yapıyor. Karnesinde zayıf olanlar ise ikmal sınavlarının, geleceğin derdine düştü. Aynı zaman da evlerde tartışmalar, kızgınlıklar sürüyor. Kimi anne babalar verdikleri emeğin karşılığını alamadığını düşünüyor, kim çocuklar ellerinden geleni yaptıklarını ama olmadığını... Peki başarısız olanlar sadece çocuklar mı? Ailelerin, okulların, öğretmenlerin ve sistemin hiç payı yok mu? Ailenin karnedeki payı, çocuk kaç yaşında ve hangi sınıfta olursa olsun okula gittiği ilk gün başladı. Eğer çocuğun yeteneklerine uygun olmayan bir okul seçildi ve hazır olmadan okula başlamasına karar verildi ise başarısızlığın bir nedeni bu olabilir. Hatta daha okul öncesi yetiştiriken yeterli sorumluluk verip vermediğimiz, kendi başına becerebilme yetilerini kazanmasını sağlayıp sağlayamadığımız önemlidir. Onun işlerini onun yerine yapıp; sonra ödevlerini yapmıyor, çanta düzenlemiyor diye kızmak pek gerçekçi değildir.
AĞIR CEZALAR VERMEYİN Şimdi neler olduğunu araştırma zamanı... Çocuğunuzun okulu uygun değil mi? Bir ruhsal rahatsızlığı var mı? Özel öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi bir sorunu olabilir mi? Sizinle paylaşamadığı arkadaşlarıyla, çevresiyle bir uyumsuzluk yaşıyor mu? Tatil bunları araştırıp, değiştirmek, tedavi etmek için uygun bir zaman olabilir. O yeni notlar alarak karnesini düzeltebilir, siz de bu sorunları çözerek... "Ders çalış, adam ol," demek, öğretmen tutup zorlamak yeterli değil. Onu ödüllendirmeyin ama ağır cezalar da vermeyin. Hele hele sevginizden mahrum bırakmayın. Bırakmayın ki, çalışmasının sizin sevginizden çok, kendi görevi ve geleceği olduğunu anlasın. Okulların ve öğretmenlerin karnelerdeki payı, notları verip karneleri dağıtmakla bitmedi. Karne verdiğiniz öğrencilerinizden bir kısmı başarısız oldu. Bu başarısılık onların öğrenemediği gerçeği kadar, sizin de öğretemediğinizi gösteriyor. Bir sisteminiz var. Ama o sisteme uyum sağlayamayan, o sistemle anlatılanları anlayamayan çocuklar da var.
HERKES TATİLİ HAK ETTİ Öğretim yılı boyunca bu çocukları fark edebildiniz mi? Fark edemediyseniz sisteminizi ve bilgilerinizi yeniden değerlendirme zamanıdır. Fark ettiyseniz, kendinize neler yaptığınızı sorun. Aile ile işbirliği, bir uzmana yönlendirmek çözüm olabilir miydi? Bunun yerine çocuğa kızmayı ve aileyi suçlamayı seçtiyseniz hata yapmış olabilir misiniz? Sadece ailenin haberdar olması, hatta uzmana gitmek sorunu çözmeyebilir. Okul içinde çocuğa karşı davranışları, beklentileri iyi ayarlamak gerekir. Onun başarılı olduğu alanları saptayıp desteklemek, başarısız olduğu alanlarda ise daha iyi olabilmesi için farklı yöntemler denemek gerekir. Hangi sınav türünde daha başarılı olabileceğini, hangi anlatım şekliyle daha iyi anlayabileceğini belirleyip, uygulamak iyi eğitimci olmanın birinci ilkesi olmalıdır. Şimdi tatil zamanı... Karnesi nasıl olursa olsun, herkes tatili hak etti; çocuklar, aileler, öğretmenler. Önemli olan tatili nasıl değerlendirecekleri... Aileler, okullar ve öğretmenler, daha iyisini nasıl yapacaklarını planlayabilir. Çocukların da, dinlenme yanında seneye hazırlanma, kendilerini geliştirmeye, çalışmaları için programlar oluşturmaya çalışabilirler. Haftaya yaz tatilinden bahsedeceğiz.
|