|
|
Poseidon'dan kaçan Cadde'ye tutulur
Yemedik insan bırakmayan 'Jaws'tı, batan 'Titanik'ti, karı-kocanın felaketi 'Açık Deniz'di yetmedi bir Poseidon'dan kaçışımız eksikti. Allah aşkına nedir bu bedendeki hem korkarım hem giderim hali? Şimdi malumunuz yaz vakti püfür püfür klimalı sinema iyi gider, hiç yoktan nemden tepenize çıkan saçlarınız iner. Bakalım ne film var, ne film var? Hah 'Poseidon'dan Kaçış' var. Kaçalım bakalım! Konu; bir nevi Titanik, oyunculuk seviyesi Brezilya dizileri kıvamında. Poseidon gıcır gıcır bir transatlantik. Tabii okyanusun ortasında güverteye çıkınca saçınızın bir telinin bile uçuşmadığı türden. Durumu anlayın yani. Yılbaşı gecesidir, Poseidon sakinleri şakur şukur tuvaletleri giyip, balo salonuna inmiştir. Sahnede kıpkırmızı elbisesiyle Black Eyed Peas'in fıstığı Fergie şarkı söylemektedir... (Gördüğünüz gibi kaza geliyorum diyor!)
AKILLANMAZSAN... Neyse lafı uzatmayalım; Poseidon dev bir dalgayla tepetaklak olur. Herkes balo salonunda sıkışır. Bir grup insan da kaçış yolları arar. Eeee Titanik'i izleyip de akıllanmazsan, yılbaşını transatlantikte kutlayacağım dersen başına gelecek budur. Bak hiç biz Bodrum'da, Çeşme'de, Antalya'da yüzerken dubaları geçiyor muyuz? Biliyoruz ki dubaları geçeni, gece denize gireni, hatta su şakası yapanı Jaws kapar. Ne diyeyim; Poseidon'dan kaç kaç bitmedi, zaten bu filmler cümlemizi fena gerdi. Gemi seyahatlerine, tekneyle açılıp yüzmelere, deniz yatağı sefalarına turp suyu sıktı. Misal ben Jaws'ı izlediğimde altı yedi yaşlarındaydım. Bir sene Jaws çıkacak diye klozete bile gönül rahatlığıyla oturamadım. Onlar Poseidon'dan kaça dursun, ben de salondan kaçıp kendimi Caddebostan sahillerine vurdum. Hava pamuk. Cadde halkı sahilde yürüyüşte, kimileri akşam akşam bisiklet turunda. Üstelik burada el ele tutuşmak, sevgiliye sarılmak, isterseniz dudağından buse almak bile serbest. Yaşasın Cadde Sayfiye!
BAYRAMOĞLU GİBİ Ohh be dünya varmış, aaa! House Cafe; Caddebostan sahilde açılmış. Hani McDonald's vardır ya, tam arkası. Kocaman deniz manzaralı terası, terasında beyaz barı, tahta masaları var. Merdivenlerde de rengarenk minderleri. Velhasıl bu House başka House! Hiç Tünel'deki, Nişantaşı'ndaki, Ortaköy'deki kitleyi aramayın. Canım cadde erkeğim şortunu, çizgili tişörtünü çekmiş gelmiş. Kadınlar tabii ki daha süslü ama yine de o eski Tuzla- Bayramoğlu havası esmekte. Eee cadde bu! Hafta sonları geç uyanırlar, gece yatmak bilmezler. Dondurmacılar, tatlıcılar, kafeler ağzına kadar doludur. Yaşlıları bile hiçbir şey olmasa gece yemekten sonra dondurmacıda oturmak, yürüyüş yapmak isterler. Sonracığıma cadde ahalisi (Reha Muhtar'ın tabiriyle 'cadde hayatları'mı demeli acaba?) rahatına düşkündür, güzel yemek ister. Bir yeri bellediler mi kolay kolay bırakmazlar. Yani House Cafe hoş gelmiş sefa gelmiş. Cadde sevdalısı; ah şu trafik olmasa da buralarda otursak demiş.
|