Yaz çocuğu...
Yine yaz geldi işte... Önümde deniz, huzursuz ve kıpır kıpır... Huzursuz köpüklerin yanı başında hayatım geçmeye başlıyor gözlerimin önünden... Ben bir yaz çocuğuyum... Tüm yaz çocukları gibi esasen yazın hayat buluyorum... Esasen, hem yaz çocuğu hem su burcu çocuğu olduğumdan yaz kış sudan ve denizden uzaklaşamıyorum... Kışın en soğuğunda, kıta Avrupa'sının tam ortasındaki ışıltılı şehirlerinde bile, Seine nehrini, Thames nehrini ya da Leman gölünü arıyorum... Onları bulduğumda rahatlıyorum... İçimdeki su, dışımdaki suya karışıyor... Huzur her tarafımı kaplıyor...
Böyle olsa da ben esasen bir yaz çocuğuyum... Denizin dalgaları esasen benim içimle senkronize oluyor... Esasen huzursuz ve kıpır kıpır deniz benim içime tercüman oluyor... Esasen dalgalarla gelen poyraz, lodos ya da meltem, beni bir bilinmeyene savuruyor... Esasen dışımdaki deniz içimdeki dalgalara karışıyor... Esasen ben denizle bütünleştiğimde hayat buluyorum... Suyun içinde nefes alıyorum... Dışında oksijensiz kalıyorum... Zaman zaman deniz kabarıyor... Kabarınca, içimdeki coşkular kabarıyor... Gürül gürül akıyor... Böyle zamanlarda deniz patlıyor... Ben ve deniz beraber patlıyoruz... Bazen de beraber dinginleşiyoruz... Yaz gecelerinde beraber huzura eriyoruz... Deniz, yaz gecelerinde sakinleşiyor... Ben de sakinleşiyorum... Biliyorum ki deniz ve ben aynı ritimle hareket ediyoruz...
Benim hayatım yazın gözlerimin önünden geçiyor... Yaptıklarım ve yapacaklarım hep yazın hayat defterimdeki yerlerini alıyor... Ben bir yaz çocuğuyum... Hayatın muhasebe kayıtlarını yazın tutuyorum... Kışın yaşadıklarımı yazın içime sindiriyorum... Sindiremediklerimden, yazın kurtuluyorum... Temmuz yaş günlerim yazın tam ortasına denk geliyor... İnsanlarla, dirsek dirseğe yaşanan kış hayatlarının çok uzağına düşüyor... Çevremde kalabalıklar olmuyor... Onun için temmuz yaş günlerini seviyorum... Yalnızlık ve deniz o gün bana iyi geliyor... Yaklaşık 25 yıldır mutlaka o günün bir saatinde kendimle baş başa kalıyorum... Bazen iki saat, bazen üç saat bazen beş saat... Yanımda tanıdık olarak çoğu zaman sadece deniz kalıyor... Derin ve uzun bir yolculuğa çıkıyorum... Dehlizlerden geçip, içimin en içindeki Ben'e ulaşıyorum... Bir süre onunla oturup sohbet ediyorum... Onu okşuyorum, onu seviyorum... Öksüzlüğüne ebeveyn oluyorum... Kırılan ve zedelenen yerini tamir etmeye uğraşıyorum... Gülümsetmeye çalışıyorum... Gülümsemeye başladığında artık veda vakti de gelmiş oluyor... Ona veda ederken, "Bir sene sonra buluşuruz umarım..." diyorum... Geri döndüğümde yanımda yine denizi görüyorum... Beni seyrediyor... Denizin gözlerini görüyorum... Bana gülümsüyor... Denizin rüzgarını hissediyorum... Sırtımı okşuyor... Mutluyum artık... Yaz çocuğu hayata dönüyor...
|