| |
|
|
Sınıflar yok artık sivil toplum var
YENİ ÇAĞ.
SEVGİLİ kardeşim Engin Ardıç'ın " Burjuva özlemi " bana cevap verdiği dünkü yazısında da yansımalarını göstermiş. Öncelikle şunu hatırlatayım ki " Burjuva Kültürü " diye vurguladığı şey neticede " Aydınlanma-sonrası Avrupa kültürü. " Oysa bu coğrafyaya özgü bir Burjuva Kültürü'nden söz edilecekse, Gazali de, İbni Haldun da, Aquina'lı Tomas'ın, Maymo nides'in veya Bacon'ın yanında yer almalıdır. Bence demokrasiyi kurumsallaştırmak için sağ-sol yelpazesinde başlayan arayışlar veya " Burjuvazi-proletarya " çelişkisine dayalı özlemler, artık müzelik olmalıdır . En fazla Marksist kökenli Alman Sosyal Demokratları bile 1959 Bad Godersberg programı ile " Orta sınıf "a dayadılar ideolojilerini. Derken bu " Tüketici sınıf "a dayandı Refah devleti sürecinde ve " Sosyal güvenlik ", " Sosyal adalet "in önüne geçiverdi. Bugün ise demokrasinin temelinde " Katılım " ve en yeni sınıf olan " Sivil toplum " var. Artık burjuvazi de proletarya da sivil toplumun alt öğeleridir. " Vicdani ret "çiler, " Çevreciler ", Batıcılar, Doğucular, işadamları örgütleri, işçi sendikaları, cemaatler, diyetçiler, balina severler, köprü karşıtları, cinsel özgürlükçüler ve böyle on binlerce sivil toplum kümelenmeleri yön veriyor siyasete. Değişim en hızlı biçimde sivil toplum aracılığıyla siyasete yansıyor. Örneğin AB ile Türkiye arasındaki uyumun üçüncü ayağı resmen, " Sivil toplum örgütlerinin diyalogu " şu anda. Engin Ardıç " Hindistan' da bizim gibi batık bir imparatorluktan devralınmış taş gibi bir bürokrasileri olsaydı görürdüm onları " derken bence hata ediyor. Hindistan'da sayıları 20 milyonu aşan bürokratlara halk " Babu " der. Hint sosyologları ise bunları " Licence Raj " diye niteler ve değişime karşı direncin en büyük engeli olarak görürler. Aslında sorun, bize Osmanlı'dan devredilen taş gibi bürokrasi değil. Nehru'nun İngiliz hapishanelerinden kızı Indra'ya 1930-33 arasında yazdığı mektuplardan oluşan " Glimpses of World History " kitabındaki yargısı özetle şöyle: -Sovyetler'de Lenin, Türkiye' de Mustafa Kemal yeni ve bağımsız cumhuriyetlerini kurarken, eskiyi tasfiye etmek için yetişmiş, birikimli kadroları ve sınıfları da tasfiye ettiler. Bunların yerine yenilerinin oluşması en az iki kuşak alacağı için, iki cumhuriyet de hayata 50 yıl gecikmeli başlayacaktır.
|