|
|
|
|
|
Baykal: Gemi su alıyor
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, ''Gemi yeterince sağlam değil, delikler açılmaya başladı, su alıyor. Ama sen görmüyorsun, yukarıdasın, kaptan köşkündesin. Aşağıya in, bir bak'' diye seslendi.
Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, ülkede, özellikle son 1.5 ayda ekonomik sıkıntılar yaşandığını belirtti. Siyasal ve ekonomik gündemin yoğun olduğunu ifade eden Baykal, Meclisi tatile sokarak rahatlamanın mümkün olmadığını söyledi.
Krizlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğini dile
getiren Baykal, kriz dönemlerinde doğru siyaset uygulanmasına gerektiğine işaret etti.Deniz Baykal, milli mücadele sırasında askeri başarının yanı sıra doğru siyaset de uygulandığını belirterek, güçlüklerin demokratik siyasetle aşılabileceğini vurguladı.
''(Bu işi ben çok iyi biliyorum) diyenlere bırakarak, işleri çözemeyiz'' diyen Baykal, krizin, ''dünyada yaşanan olumsuzluğun Türkiye'ye yansıması'' diye nitelendirildiğini ifade etti. Baykal, ''Konu böyle değildir. Tabii ki krizi tetikleyen global, evrensel bazıgelişmeler var. Ancak Türkiye, benzer ülkelerin hiç birinin etkilenmediği şekilde bu gelişmelerden etkilenmiştir'' dedi.
2001 ekonomik krizinin ardından çok ciddi önlemler alındığını; rahatlama yaşandığını belirten Baykal, 2002'de iktidara gelenlerin ise''bu rahatlama bizim aldığımız önlemler sayesinde yaşandı'' dediklerini kaydetti. Baykal, o yıllarda dünyada likidite bolluğu yaşandığını; yatırım potansiyelinin arttığını ve bundan nasibini alan Türkiye'ye de bol para girmeye başladığını belirtti.
'RAHATLAMAYI EBEDİ ZANNEDEREK'
CHP Lideri Baykal, iktidardakilerin, bu rahatlamayı ebedi zannederek, iddialı sözler sarfetmeye başladıklarını söyledi. Baykal, 2005 yılının başından itibaren ekonomideki rakamların aldatıcı olduğunun görüldüğünü, yabancı paranın gitmeye ve sorunların ortaya çıkmaya başladığını anlattı. Son dönemde Merkez Bankası Başkanlığına atama krizi yaşandığını; iktidarın, ''Ben istediğim kişiyi başkanlığa atarım'' dediğini ifade eden Baykal, ''Atanan Merkez Bankası yönetimi, ekonomideki sınavını Mayıs, Haziran aylarında verdi, ancak başarılı olamadı. Merkez Bankası, olayları doğru teşhis edememiş ve yönlendirememiştir'' diye konuştu. Deniz Baykal, merkez bankalarının saygın, güçlü kuruluşlar olması gerektiğine işaret ederek, ''Merkez Bankasının, piyasaların peşinden sürüklenen bir kurum olduğu tablosu ortaya çıkmaya başladı. Bu, acı bir tablodur'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Gemi sağlam ve kaptan da işbaşında'' dediğini anımsatan Baykal, ''Sayın Başbakan, gemi yeterince sağlam değil, ciddi sorunlar var. Gemide delikler açılmaya başladı, su alıyor. Ama sen görmüyorsun, yukarıdasın, kaptan köşkündesin. Aşağıya in, bir bak. Mürettebat deneyimli değil. Rota da aynı değil, sürekli değişiyor'' diye konuştu.
Baykal, 1 milyon 300 bin lira civarında seyreden dolar kurunun, 1 milyon 700 bin liraya çıkmasıyla 45 milyar dolarlık dış borcun daha daarttığını öne sürdü.
'IMF'NİN RAPORLARI'
IMF'nin denetlediği ülkeler hakkında raporlar hazırladığını ve bunu kamuoyuna duyurduğunu anımsatan Baykal, Türkiye'nin, ekonomisiyleilgili olumsuz rapor hazırlayan IMF'ye, ''Dediklerinizi anladım, gereğini yapacağım'' denilerek, raporların duyurulmasının engellediğini savundu.
Deniz Baykal, ''Ekonomide yaşananlar, AK Parti'ye sürpriz olmamıştır. IMF'nin söylediklerini biz de söyledik; hadi bize inanmadınız IMF'ye neden inanmadınız?'' dedi.
Sıcak paranın yurtdışına çıkmaması için Hükümetin yabancı yatırımcıya kolaylıklar getirdiğini belirten Baykal, yabancı yatırımcının, karlılığı azaldığı için değil, ekonomiye güven duymadığıiçin Türkiye'den ayrıldığını ileri sürdü.
YABANCILARA STOPAJ VERGİSİNİN SIFIRLANMASI
''Yabancı yatırımcıya; 'size uyguladığımız vergiden vazgeçiyoruz. Biz ettik, siz etmeyin. Sizden aldığımız yüzde 15 stopaj vergisinden vazgeçiyoruz, artık bunu almayacağız' denilmiştir'' diye konuşan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ancak burada asıl acı olan, yabancılardan alınan vergi sıfırlanırken, Türk vatandaşlarından alınacak verginin yüzde 10 olaraksürdürülmesidir. Bu, Cumhuriyet tarihinde ilk kez ortaya çıkmıştır.
Bir ülkede yabancıya, aynı ekonomik faaliyet karşısında bir imtiyaz sağladığının, çağdaş dünyada başka bir örneğini bulmak mümkün değildir. Yani Türk vatandaşı olmayı cezalandıran, yabancı vatandaşı olmayı ödüllendiren bir anlayışla Türkiye, 'bu krizden acaba çıkar mıyım' diye çırpınıyor. Bu, tam bir bilinçsizlik örneğidir, kendi kimliğine saygısızlıktır; Anayasaya, hukuka, vatandaşlık bilincimize aykırıdır. Böyle bir düzenleme yaparlarsa sonuna kadar uğraşacağız. Anayasa Mahkemesi'ne gideriz; meydanları dolaşarak bunun hesabını sorarız.''
|