|
|
Bikinim haşema sen turiste bakma!
Cool babalar, memeler dışarda ablalar, Bodrum'dan haberlerim vaaaaarrr! Nispet yapmak gibi olmasın, kimsenin gözü kalmasın dün itibariyle Bodrum'a ayak basmış bulunmaktayım. Aaa! Benim Bodrum muhtarı ilan edilen Çağla Şikel'den, her sene meşe ağacı kıvamında yanan Pınar Altuğ'dan, avize küpelerle denize giren sosyetik fıstıklardan ne eksiğim var canım. Üstelik ayva göbeğimi sayarsak fazlam bile var. Neyse attım bavuluma şıpıdık terliklerimi, üçgen bikinilerimi, güneş kremlerimi, pek tabii ki ifil ifil mini eteklerimi, bindim arabaya, çok şükür kuyruk yok Eskihisar'da. İndik Topçular'da, bastık gaza. Üç yazdır Bodrum yüzü görmemiş bedenimde bir heyecan, bir telaş sormayın. Sanırsınız askerdeki sevgilimi ziyarete gidiyorum. Öyle bir kalp çarpıntısı yani. Düz çatılı beyaz evler, balkonlardan sallanan begonviller, bir yanda deniz, bir yanda yar, bu romantik halim adamı darar. Vallahi çok sıcak billahi çok sıcak. Dün kırk iki dereceyi görmüşüz, bilmiyorum yaniii
KAÇALIM BAKALIM... Otelimiz Fuga. Bitez sapağına gelmeden, hastanenin yanından giriyor okları takip ediyorsunuz. Fuga; kaçış demekmiş. Kaçalım bakalım. Arabadan iner inmez, beyaz gömlek, bej pantolon altına kahverengi ayakkabılı resepsiyon görevlileri sizi karşılıyor. Güler yüz kıyamet... Çok ilgililer maşallah. Siz oda işlemlerinizi yaptırırken tepside bol naneli limonatalarınız geliyor. İşlemler bitince, dört bir yanı açık mini arabalarla (ki kendilerine 'shuttle' demeyene ters ters bakılabilir) odanıza doğru götürülüyorsunuz. Odada zen havası hakim, yatak çiçeklerle süslenmiş, klima 18 dereceye kilitlenmiş. Nefis! Neden? Dinlenmenin doruklarına ulaşıyorsunuz da ondan. Üzerimizi değiştirip, çantaya havlu kartları, güneş kremleri, şapka, dudak kremi, kitap, cep telefonu, i-pod gibi ıvır zıvırları tıktıktan sonra doğru havuz başına. Deniz de çok güzel ama burada havuz başka. O kadar sıcak ki, şıp şıp ses geliyor, ay nerden geliyor derken bir baktım bacaklarımdan ter damlıyor. Hemen gölgede bir yer bulup, minderlere kuruluyoruz. Ne kadar çok turist var... Belçika ve Hollandalılarmış. 'Sere serpe' güneşlenmek budur a dostlar! Allah sizi inandırsın benim bikinim buralarda haşema muamelesi görüyor. Ablalar memeleri açmakta kusur etmiyor. İşin garibi memelerini açanlar otuz beş yaş üstü kadınlar. 17-30 yaş arası genç kadınlar avuç içi kadar da olsa bikini üstlerini çıkartmıyorlar. Anlaşılan; 30'a kadar meme erotik bölge, 40'tan sonra "açarım kime ne?" durumu. Güneşte piliç misali yanmaya tahammül edemediğime göre gözleme devam. Ortalık çocuktan, bebekten geçilmiyor velhasıl çıt çıkmıyor, başınız şişmiyor.
BU BABALAR FARKLI! Yabancı babalara gelince bizim babalarımızla alakası yok. Bizimkilerin tatilde çocukla ilgilenmekten bildiği nedir? Çocuğu yüzdüreceğim derken kafasını suya sokup, hayatını film şeridi gibi gözünün önünden geçirmektir. Bunlar alt değiştiriyor, besliyor, kremliyor, kucaklarında uyutuyorlar. Anneler de memeleri açıp güneşleniyor. Bu arada plajda Türklerin favorisi Attila İlhan kitapları, henüz 'Çılgın Türkler'i okuyan bir tatilci tespit edemedim. Endişeliyim. Benim elimdeyse İpek Çalışlar'dan Atatürk'ün eşi Latife Hanım'ı anlatan kocaman kitap var. (Kadının sofra kurmaktan canı çıkmış be!!!!) Neyse, kusura bakmayın da içimdeki Armağan Çağlayan'ı tutamıyorum ve meme jüriliğine soyunuyorum. Şapkalı Eda Taşpınar kıvamındaki abla sekiz puan, memesi bikini altına uzanan üç kat göbekli teyze sıfır puan, pekiiii benim masum üçgen bikinime etmedik laf bırakmayan sevgilim kaç puan?
|