Sol gösterip...
"Ben dünyanın değişimini umut eden bir kuşaktan geliyorum. En kötü anlarda bile umudumu hiç kaybetmedim." Bu işte. O harika "kasvet ortasında umut dolu" filmlerin, ruhunuza işleyen Karaindrou besteli insan hikayelerinin yönetmeni Angelopoulos' un, Radikal'de Mahmut Hamsici' ye verdiği "sır". Kimi vicdanın, dünyanın en kadim inançlarından, felsefelerinden, hatta değişmezlik duygularından beslendiğini de kabul ederim... Ama kimisi, tamamen "değişim umudu" dur. "Ben çok değiştim" diye hababam dünyanın merkezine kendini koyan, dünyayı da kendi egosunun içine tıkıştıranlarınkinden değil. Hakikaten, insanların kardeşlik, eşitlik, özgürlük ufkuna upuzun, bazen tarifsiz acılar, bazen tarifsiz coşkular içinde yürüyüşe inananlarınkinden.
O yüzden... "Solda birlik" dedi mi biri... Çok basit, fazla uzatmadan... "Neyin değişmesini istiyorsun" diye sormalı. "Sol", aynı arabada soldaki direksiyona ne pahasına olursa olsun kendini geçirme telaşı, ittifakları, tezgahları değildir. En hafifinden; güzergahın, yolların, arabanın, yolcuların, neden nereye gidileceğine şunun veya bunun karar vermesi gerektiğinin, o kararlara uyma zorunluluğunun, hemen hepsinin tartışılması ve "değiştirilmesi" arzusudur. O yüzden... CHP, DSP, falanca, filanca... "Rejimi savunmak" gerekçesi ve bahanesiyle; sistemde, düzende, iktidar, yönetim, siyasete katılım, demokratik temsil, haklar ve özgürlüklerde "özünde değişim" e dair ısrarı, inadı, ufku, mertliği, ideali gömen kim varsa, hiçbiri "sol" değildir. Filanca muhafazakar, "sağ" partiden hoşlanmıyor olmak, ne bir partiyi, ne bir lideri, ne de sizi, bizi solcu yapar. Önce değişimini istediklerini sıralayacaksın; ama öyle ama şöyle, en azından "devrim" kokusu gelecek mutfağından. Hiçbir kokuşmuşluğu "sol" diye ambalajlamayacaksın. "Solun sırrı"; üç idealin, "özgürlük, eşitlik ve kardeşlik" in hangi kıvamlarda nasıl harmanlanabileceğinde, böyle bir isteğin, heyecanın, umudun, programın, siyasetin nasıl varolup olmayacağında saklı olmalı. Kimsenin kendinden menkul beyanında değil. "Solda birlik... Sağ ile mutabakat" namına ortaya çıkan yaşını başını almışlarla, başını çoktan kaptırmışların, kafayı aşırı karıştırmışların nasıl bir "özgürlük, eşitlik, kardeşlik" iddiası var acaba? Baskıdan, ayrımcılıktan, dışlamacılıktan, istismardan, sömürüden, aşağılamalardan, vicdan özgürlüğünün inanç, düşünce, ifade, yayın gibi çok sayıda, çok çeşitli nice dalına saygısızlıktan nasibini almış... Tarihin, milletin, halkın kimi değerlerini, onların da içini yamultarak ve abartarak savunmayı, hatta birbirine vurdurmayı, kırdırmayı "sol" sanmış... Buna karşılık, dünyanın, ekonominin, devletin kimi kudretlileri, kuvvetleri, hakimleriyle; dünyayı ve ülkeyi değiştirmek, daha insani, daha hakça bir yer olmasını ummak üzere çatışmayı asla göze alamamış kimsenin kendine "sol" demeye hakkı yok.
Önce; nelerin değişmesini, nasıl değişmesini istiyorsun, onu söyleyeceksin. Sonra umutlarını ve özgürlük, kardeşlik, eşitlik... adalet sevdanın kabına sığmayan, boyun eğmeye ve eğdirmeye direnen inadını anlatacaksın. İktidarın yüzüne çarpacaksa, öyle "resmi muhalefet" değil, harbiden, yürekten "muhalif" bir politikvicdan çarpacak. Önce kalpten sol olacaksın ki, "solda birlik" arayasın. Aksi takdirde, "sol" olmanız şart değil, birleşmeniz için. Sloganınız buradan olsun, hem azıcık da sol koksun: "Yurdumun bütün merkez bezirganları, birleşiniz."
|