|
|
|
|
|
|
Aknelere erken müdahale şart
Bir okurum dünkü akne yazısından sonra yolladığı e-posta mesajında; "Hayatımın sivilcelerimin etrafında döndüğünü hissediyorum. Aynaya bakmak bile istemiyorum" demiş. Hatırlarsanız dün akne nedir, neden ve hangi etkenlerle oluşur genel hatlarıyla anlatmaya çalışmıştım. Gerçekten yoğun akne vakaları kişiyi hayata ve aynalara küstürebilir. Bugün akne ve izleriyle ilgili tedavi yöntemlerinden bahsedeceğim. Akne oluşumunu engelleyen veya tedaviyi kolaylaştıracak pratik önerileri ele alacağım. Ayrıca sizden gelen soruları yanıtlamaya çalışacağım. Akne tedavisinin en önemli amacı, iz oluşmasını önlemek olmalıdır. Başlangıç aşamasında uzman bir hekim kontrolüne girildiği takdirde, izlerin oluşması ve aknenin yayılması büyük oranda azaltılabilir. Aknenin, kendiliğinden hallolacak geçici bir sorun olduğunu düşünmek yanlıştır. Yapılması gereken ilk hamle en erken dönemde bir uzman kontrolüne başvurmaktır. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa, pürüzsüz bir cilde kavuşma şansı da o kadar artar. Tedavi seçeneklerine gelince; öncelikle konunun uzmanı hekim tarafından aknenin değerlendirilmesi yapılır. Duruma göre doktorunuz, yumurtalıklarınızın görüntülenmesini veya çok nadir olarak hormon tetkiklerinizi isteyebilir. Bu değerlendirmeden sonra en uygun tedavi planlanır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
Dışarıdan yapılan uygulamalar * Bakterilerin gelişmesini ve çoğalmasını engellemek üzere antibiyotikli krem, jel, veya solüsyonların ilgili bölgeye, genellikle günde iki kez uygulanması.
* Etken maddesi benzol peroksit gibi hem antibakteriyel özellikte, hem de cilt yüzeyini soyarak yağ bezinin tıkanan kanalını açmayı hedefleyen jel veya kremlerin kullanılması.
* Peeling (cilt soyma işlemleri): Cilt soyma işlemleri, bir yandan cildin en üst katmanlarını soyarak ölü hücreleri uzaklaştırıp tıkalı yağ bezi kanalını açarken, öte yandan da yağ bezinin salgısını düzenler. En sık, meyve asitlerinden şeker kamışının kökünün fermantasyonundan elde edilen glikolik asit, bir A vitamini türevi olan retinoik asit ve salisilik asit kullanılır. Bu uygulamaların bir ayağı, hekim tarafından haftada veya 10 günde bir yapılan cilt soyma işlemleridir. Bu uygulama sırasında hafif bir yanma duyulur ancak işlem, sosyal hayatı etkilemez. Tedavinin ikinci ayağı, soymayı devam ettirebilmek için, evde kişinin kendi uyguladığı krem veya solüsyonlardır. Tedavi süresi, duruma göre sekiz ile oniki haftalık bir süreçtir.
* Işık tedavileri: Bu konuyu önümüzdeki haftalarda detaylı olarak ele alacağım. Çünkü akne tedavisinde ilgi çekici sonuçları olan yeni yöntemleri kapsamaktadır. Kısaca akneye sebep olan bakterilerin yaşayamayacağı dalga boylarındaki ışık uygulamalarını içerir.
* Ağızdan alınan ilaçlarla sistemik tedavi: Aknenin daha şiddetli olduğu durumlarda ağızdan ilaç tedavilerine de başvurulur; erkeklik hormonlarının etkisini azaltan anti-androjenlerle kadınlık hormonları içeren ilaçların kombinasyonu, antibiyotikler ve A vitamini türevi ilaçlar bu amaçla kullanılır. Önemli yan etkilerinden dolayı çok ciddi takip gerektiren A vitamini türevi ilaçlarla tedavi son derece etkilidir. Antibiyotiğe cevap vermeyen ve 'kistik akne' denilen bu hastalığın en ileri formunun tedavisinde önemli bir yer tutar. Akne tedavisine bir seçenek de killi, kükürtlü ve mineral içeren maskelerdir. Bunlar, yağı emer. Siyah noktaların oluşumunu azaltır ve cildi sakinleştirir.
AKNE İZLERİNİN TEDAVİSİ Bazı akne tipleri değişik büyüklükte delikler, çukurlar ve izler bırakır. Bu izler, 'dermabrazyon' denilen bir çeşit cildi zımparalama yöntemiyle, triklor asetik asit gibi çok güçlü asitlerle veya lazerle soyarak tedavi edilebilmektedir. Zımparalama, asit ya da lazer ile yapılan soymada amaç; oluşan izleri silmek, engebeli bir yapıda olan cildi tek bir seviyeye getirmek ve yeni bir cilt çıkması için ortam hazırlamaktır. Bunlar, bir veya birkaç oturumda sonuç veren, kişiyi sosyal hayatından bir hafta on gün kadar alıkoyabilen, bir miktar da acı verebilen yöntemlerdir. Ama sonuçta tamamen olmasa da izlerden büyük ölçüde kurtulmak mümkündür.
MERAK ETTİKLERİNİZ * Çikolata sivilce yapar mı? Artık kesin olarak, hiçbir gıdanın akne oluşumundan sorumlu olmadığını söyleyebiliriz. Alınan gıdaların, hastalığın temelinde yatan hormonlara bir etkisi yoktur. Ama cilt sağlığında önemli yer tutan ve akneyle mücadelede değeri bilinen A, C ve E vitaminlerinden zengin, taze meyve ve sebzeleri soframızda sıklıkla bulundurmak doğru olur. Bol su içmek de cildin nemliliğine katkısı olacağından önem taşır.
* Mevsime göre farklılık olur mu? Evet. Özellikle ilkbahar ve sonbaharda, hastalığın sorumlusu olan 'androjen' adı verilen hormonların da aktivitelerinin artmasına bağlı olarak alevlenmeler gösterebilir.
* Cinsel ilişkinin sivilce oluşumuna etkisi nedir? Cinsel ilişkiyle aknenin hiçbir ilgisi yoktur. Cinsel ilişki veya mastürbasyonla akneyi ilişkilendirmek kesinlikle yanlış bir inanıştır. Son olarak da, şunu unutmamak gerekir; akne kronik bir sorundur. Dönem dönem artıp, azalabilir. Tedavisinde erken davranmak ve asla moralinizi bozmadan sürdürmek, kanımca en önemli noktadır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|