|
|
'924 bin tehcir sayısını verdim, yaranamadım'
-Siz çalıntı yapanları teşhir eden bir adamsınız. Bundan ayrı bir keyif alıyor musunuz? - E, ben gazeteciyim diyorum. Bulursanız kimin çaldığını, siz de teşhir edin. Tabii ki bundan keyif alıyorum. Şunu anlatamıyorum, her gün saatlerce çalışıyorum ben, ama herifin biri alıyor çalıyor. Mesela Orhan Pamuk'un çaldığını söyledim diye söylemediklerini bırakmadılar. Bunu niye teşhir etmeyeyim ben. Kıçını sıksın, yapsın herif. Yahu intihal denilen iş şuradaki şeyi alıp yürütmenizle aynıdır, hiç farkı yoktur. Ha cebimdeki parayı çalmışsın, ha adamın eserini çalmışsın. İkisi de aynı şeydir, hiç farkı yoktur.
- Devlette olması gereken pek çok belgenin sizde olması nasıl bir duygu veriyor size? - Bendeki özel belgelerdir. Resmi belge devlette olur, özel belge özel arşivde olur. Devlette olması gereken belge yok bende. Onları ayırmak lazım. Atatürk'ün el yazısı resmi mahiyette ise resmi belgedir, bir aşk mektubuysa, annesine yazdığı bir mektupsa özel belgedir. Ha her şeyin devlette olmamasının sebebi de şudur, yurtdışında bir devlet adamı öldüğü vakit arşivi tümüyle, olduğu gibi bir yere bağışlanır. Bu bir enstitü olur, bir kolej olur, bir müze olur. Bizde ise bir devlet adamı öldüğü vakit, ailesi evrakı ya yakar, yahut bodruma atar. Çünkü önemli aileler devletle genellikle kavgalıdır ve bir şeyler çıkmasından korkarlar.
- Sizdekilerin akıbeti ne olacak. - Hiçbir yere emanet edemem. Benden sonra tufan.
- Bir süre önce, 1915'te tehcir edilen Ermeniler'in sayısını yayınlamıştınız. Bu yayına nasıl tepkiler aldınız? - Her zamanki gibi kimseye yaranamadım. Yahu, ben bu işin mimarı olan Sadrazam Talât Paşa'nın evrakını yayınladım, Paşa "924 bin kişiyi tehcir ettim diyor," dedim, bizimkiler de, karşı taraf da "Hayır, doğru değil," diye ayağa kalktı. Ama birkaç sene sonra benim yayınladığım sayılarda anlaşacaklar. Buna eminim, zira asıl kaynağı, tehcirin mimarı olan kişinin evrakını yayınladım. Hem zaten böyle tepkilere alışığım, daha önce yaptığım birçok yayın da başlangıçta tepki gördü ama sonra dediğime gelindi.
|