|
|
|
|
|
|
'Anneme hep evlen derim'
Türk sinemasının Sultanı Türkan Şoray, bugüne kadar basından uzak tuttuğu kızı Yağmur Ünal'la ilk kez bir röportaj verdi. 'Şoray Kanunları'nın bir defalığına yıkılmasını sağlayan ise 'Anneler Günü' oldu. Şoray ve Ünal iki kişilik dünyalarını ilk kez paylaştı.
Türkan Şoray "Üçümüz kutlama için bir araya geldiğimizde Cihan (Ünal) bana hep 'Öp elimi. Ben olmasaydım, Yağmur hayatında olmayacaktı,' diyor. Ben de her seferinde, rahatlıkla 'Sağol canım, çok teşekkür ederim,' diyerek öpüyorum.
Yağmur Ünal "Herkes öyle düşünse de annemin bir daha evlilik yapmamasında ben etkili olmadım. Ben annemin evlenmesini hep istedim. Hâlâ da isterim. Sevgilisinin olmasına karşı çıksaydım bu, egoistçe bir sevgi olurdu. "
'Kızımı bana verdiği için Cihan'ın ellerini bile öperim'
Türkan Şoray, kızı Yağmur ve kızının babası Cihan Ünal'la ilgili çok ilginç bir ritüeli, ilk kez açıkladı: "Özel günlerde ben Yağmur'a hayranlıkla bakınca Cihan hemen elini uzatıyor, 'Öp elimi. Ben olmasaydım hayatında Yağmur olmayacaktı,' diyor. Ben de her seferinde itirazsız 'Canım sağol, çok teşekkür ederim,' diyerek elini öpüyorum".
Röportaja gittiğim hiçkimse, bana böylesine tesir etmemiştir. Aslında 'bize' demeliyim çünkü röportajdan çıktıktan sonra Sinan (Akyüz) ve ben gördüğümüz herkese onu anlattık. Ne kadar güzel olduğunu, bizi nasıl da büyülediğini, aynı filmlerdeki gibi baktığını, röportajı bir sevgi yumağı halinde yaptığımızı... Hiç de abartmıyorum. Diyebilirim ki 'Anneler Günü' bu kez bize yaradı! Türkan Şoray basında fazlaca yer almasını istemediği kızıyla 'ilk röportajı'nı, bu münasebetle verdi.
- Gözlerinizi kapatıp Yağmur'u düşündüğünüzde hissettiğiniz şey? Bir koku, kelime, görüntü? Türkan Şoray: Çocukluğundan beri hep kollarını açıp şöyle bir sarılır. Evet, gözlerimi kapadığım an hissettiğim şey o sıcaklık.
- Eve geç geldiği için annesinden dayak yiyen genç kız, size neyi hatırlatıyor? T.Ş: (Gülüyor) O zamanlar çok kızıyordum anneme. Şimdi çok hak veriyorum. İnsanın yavrusunu nasıl merak ettiğini şimdi anladım. Okuldan biraz geç kalırdım, bir bakardım annem yolun başında, ellerini beline koymuş beni bekliyor. Çaresiz ona doğru yürürdüm, başıma gelecekleri bile bile. Kaçamam da. Süklüm püklüm gider dayak yerdim. Koca kızken, 17 yaşında bile sokak ortasında evire çevire dövmüştür beni.
- O genç kız nasıl bir anne oluyor? T.Ş: Tabii ki ben çok daha farklı bir anne oldum. Annemde kızdığım şeyleri yapmamaya çalıştım. Annem benimle o arkadaşlığı kuramadı. O yüzden ben ondan çok şeyi saklardım. O da benim bazı yanlışlar yapmama neden oldu. Bunu bildiğim için Yağmur'la arkadaş olmaya çalıştım. Ben kendime 'manyak anne' diyorum. Kızıma belki fazlaca düşkünüm. Çok şükür şimdi cep telefonları var. Yağmur'un her saniyesini, nereye gidiyor, okuldan kaçta çıktı, trafik nasıl, hepsini öğreniyorum... Aşırı korumacılık duygusu var bende.
- Sizin kızınızla kurduğunuz bu dünyada egoizm yok mu biraz? T.Ş: Allah korusun, bir başkasını benden çok severse bilemiyorum ne yaparım! Herhalde yapacağım tek şey küsmek olur. Egoistlik derken... Onun sınırını korumaya çalışıyorum. Benim yaşamımda artık aşk ilişkileri, şunlar bunlar olmadığından, sadece Yağmur var. Bu onu bağlasın, ona bir sorumluluk yüklesin de istemiyorum. Ben böyle mutluyum ve bu benim tercihim. Ama ondan sırf benim için yaşamasını bekleyemem.
- Sizin yaşamınızda Türkan Şoray kimliği o kadar baskın ki bu dünyada Yağmur'a nasıl bir yer açtınız? T.Ş: Hiç unutmuyorum, Ankara'da oturuyoruz. Ben bin kilo olmuşum. Saçım başım tepeden toplanmış, üzerimde uyduruk bir kıyafet. Misafirler bahçede oturuyorlar. Yağmur kucağımda, salondan geçerken bir an televizyona takıldı gözüm. Filmdeki Türkan'la göz göze geldim. İncecik, güzel Türkan dans ediyor. Bir an kendime baktım. Korkunç vaziyetteyim. O müthiş bir andı. Film sahnesi gibi bir şeydi.
- Sanatçı egonuza ağır gelmedi mi bu? T.Ş: Bambaşka bir dünyaya geçmiştim. Sanki ben hiç film yıldızı olmamışım, doğduğumdan beri Ankara'da yaşayan bir ev kadınıyım. Ütü yapıyorum, çocuk altı değiştiriyorum. Bundan hiçbir rahatsızlık duymadığım gibi, ev kadını olmanın da tadını çıkardım. İyi ki onu da yaşadım. Benim için Yağmur'un doğumu milattan öncesi ve sonrasıdır.
- Annelik mi, Türkan Şoray olmak mı vazgeçilmez? T.Ş: Kesinlikle annelik.
- Âşık olduğunuz erkek (Rüçhan Adlı) uğruna bir dönem küs kaldığınız annenize karşı şimdiki hakim duygunuz ne? T:Ş: Hayatımın en büyük acısı o. Zaman zaman kendimle hesaplaştığımda, kendimi affetmediğim yanımdır bu. Çok üzülüyorum şimdi o küslük dönemine. Uzun süre ona hasret çektirdim o dönem. Olmadı. İnsan cahilken... 'Amaaaan doğurmasaydın,' diyordum. Şimdiki aklım olsa, ellerini ayaklarını her gün öperdim.
- O zaman 23 yaş farktan ötürü karşı çıkmış ilişkinize. Seçim yapmak zorunda kalmışsınız... T.Ş: Beni koruma içgüdüsüyle yaptığını şimdi anlıyorum. Ama o zaman ona kızıyordum. Benim iyi olmam için karşı çıkmıştı ama o zaman anlayamıyorsunuz bunu.
- Sizin böyle bir durumda tavrınız ne olurdu? T:Ş: Ben Yağmur'la arkadaşlık kurabildiğim için inşallah böyle bir şey yaşamayacağız.
- Annenizin izin vermediği, sizden 23 yaş büyük biriyle beraber olmuşsunuz, ona vakit ayırmamışsınız... Kızınıza karşı müthiş bir açık vermiş durumdasınız! Bu dengeyi nasıl koruyorsunuz? T.Ş: (Gülüyoruz, Türkan Hanım kahkahalarla gülüyor) Doğru, vallahi doğru. Eyvah eyvah! Y.Ü: Çok iyi fikir. Ben bunu hiç düşünmemiştim! Aslında kullanılabilir bir durum!
Elif KORAP
|
|
|
|
|
|
|
|
|