|
|
|
|
Ürünün başarısında tasarım çok önemli
Akrilik mutfak gereçleriyle tanınan İtalya'nın ünlü markası Guzzini, 94 senedir ilklere imza atıyor
Rengarenk akrilik bardak ve tabaklarıyla çoğumuzun yakından tanıdığı İtalyan marka Guzzini, 20 yılı aşkın zamandır Türkiye'de. Yazlıklarda, bahçelerde ve teknelerde tercih edilen Guzzini ürünleri, dayanıklılığı ve ürün çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. Markanın ihracat müdürü Jean-Marie Klier, İstanbul ziyaretinde markanın detaylarını ve yeni projeleri bizlerle paylaştı. -
Markanızı bilmeyenler için Guzzini'yi tanıyabilir miyiz? - Guzzini 1912'den beri var. İlk başta malzeme olarak boynuz kullanan aile, II. Dünya Savaşı'ndan sonra akrilik kullanmaya başlamış. Akriliğe geçişi de çok ilginç olmuş. Guzzini, uçakların camları için kullanılan malzemeden arta kalanları alarak daha önce kullanılmamış bir alanda değerlendirmeye başlamış. Bugün gördüğünüz akrilik bardaklar, tabaklar 1940'larda ilk kez Guzzini tarafından üretildi. İlk başta el yapımı olan ürünler, daha sonra firmanın büyümesiyle holdingleşerek bu günlere geldi. Bugün 2 bin kişinin çalıştığı, tasarım gücünün çok kuvvetli olduğu bir marka. Hatta tasarıma ayırdığımız bütçe 300 milyon avro.
20 SENEDİR TÜRKİYE'DE
- Hiç de küçümsenecek bir rakam değil - Evet. Guzzini tasarıma önem vermek gerektiğini 1960'larda karar vermiş. Her zaman en iyi tasarımcılarla çalışıyoruz. Bir ürün geliştirilirken hem tasarımcı hem de ürünle ilgili kişi test ediyor. Örneğin bir kahve fincanı tasarlandıysa, üretime geçmeden test edilmesi için bir kahve eksperi geliyor ve uygun olup olmadığını kontrol ediyor. Kendi tasarım ekibimiz olduğu gibi, dışardan da tanınmış birçok isimle de çalışıyoruz.
- Türk tasarımcılarıyla da çalışıyor musunuz? - Su markası S. Pellegrino'yla ortak bir projemiz oldu. Projede katılımcı tasarımcılardan tek istediğimiz, nereli olursa olsun Milano'da yaşamasıydı. Bu projede de çok başarılı bulduğum İnci Mutlu'da iki tasarım yaptı.
- Artık Guzzini'lerde sadece akrilik değil porselen de göze çarpıyor. - Evet. Artık farklı malzemelere de geçtik. Biraz sofra kültürüyle de alakalı oldu bu geçiş. Akriliği kimse evinde sofrasına koymuyor, sadece havuz kenarında, bahçede veya teknede tercih ediyor. Biraz da günlük hayatlarında sofralarda olmak istedik.
-Türkiye'de satışlar nasıl? -Stella Kant 20 senedir temsilciliğimizi yapıyor. Hatta 'Stella' adında bir buz kovamız bile var... Ağırlıklı olarak tekneye satış oluyor Türkiye'de. Müşteriler markayı dayanıklılığıyla tanıyor. Melamin ürünlerin seneler sonra bile çizilmemesi tercih sebebi. Aynı zamanda tasarım da çok önemli bir faktör. Birçok satış noktasında da olduğumuz için satışlar da gayet iyi gidiyor. Türk pazarını çok potansiyel görüyoruz.
- Yeni projeleriniz neler? - Makarnalarıyla anımsayacağınız Barilla ile ortak bir yemek akademisi projemiz olacak. Kahve markası Lavazza'yla da, yeni ürün geliştirme projelerimiz var.
'TÜRKLER KOPYACILIĞI SEVİYOR'
- Tasarım konusunda İtalyanlar her konuda lider durumda. - Tasarım, araba, kıyafet, yemek... İtalyan stili olarak görüyoruz hepsini. Aslında bir yaşam stili. Öyle doğuyoruz herhalde. İtalyanlar yaşamayı biliyorlar. Bütün keyif aldıkları şeylere de harcamaktan kaçınmıyorlar. Herhalde kanımızda var. İskandinav ülkeleri de tasarımda kuvvetli; ama bir soğukluk oluyor. Bizim tasarımlarımız daha canlı, daha yaşayan... İtalyanların kıyafetlerine de baktığınızda, rengarenkler.
- Türkiye'de Guzzini benzeri ürünleri de çok görmeye başladık. Bu durum için ne diyorsunuz? - Züccaciye fuarında da gezerken gözlerime inanamadım. Birçok firma bizim ürünlerimizi kopya etmiş. Buna skandal demek yeridir. Aslında Avrupa'da da kopyacılık oluyor. Sadece bizim markamız değil kopya edilen, başka İtalyan firmalar da var. Türkler kopyacılığı seviyor anlaşılan. Bir ürünü geliştirmek, tasarlamak ve üretmek en az altı ay sürüyor. Halbuki bu kopyacı firmalar mağazalardan ürünü alarak hemen üretime geçiyorlar. Kalite aynı olmuyor ama görüntü aynı, fiyat da daha düşük olunca müşteri onu tercih edebiliyor. Ama bizim markamızı bilen bize geliyor. Yine de Türkiye'de bu kadar iyi firma varken yaratıcılığı da işe katmalılar. Böylece bize rakip olabilirler...
|
|
|
|
|
|
|
|
|