|
|
|
|
|
Mehmet Ali Erbil'i yakmalı mı?
|
|
Aslında yakmak iyi olurdu; Mehmet Ali Erbil'i değil ama onun temsil ettiği düzeysiz, kaba, insan onuruna yönelik bir mizah anlayışını. Ama bu konuda yazan herkes ittifak ediyor; bu mümkün değil. Erbil bir talebi karşılıyor, varolan bir toplumsal ihtiyaca cevap veriyor. O talep olduğu sürece, o da var olacak. Belki artık indirdiği pantolonların içinde don olmasına biraz daha dikkat edecek. Belki kabalığını biraz azaltacak. Ama temelde o anlayışı sürdürecek. Kanalları suçlamanın da çok alemi yok. Onlar da bu amansız rekabet ortamında, fareli köyün kavalcısının peşine düşmüş fareler gibi reyting peşinde gidiyor. Ama televizyonculuk denen çağdaş meddah mesleğinde asıl eleştirilecek olan, alternatif yayıncılığın bunca ikinci plana itilmesi. Özellikle birden çok kanal sahibi olan patronlar, hepsinde 'kitle kanalı' amacına kapılıp aynı formatı uygulamak yerine, farklı kanallar kursa... Diyelim ki has televizyoncu Nuri Çolakoğlu'nun NTV'yi ve CNBC-e'yi yaratırken gösterdiği cesareti başkaları da gösterseler... Ve hükümetler şu TRT denen elleri bağlı devi biraz özgürlüğe kavuşturup BBC tarzı bir kamu televizyonculuğu yaratsa... Böyle mi olur? Ve de özellikle kültüre büyük paralar ayıran kamu veya özel sektör kuruluşları, reklam politikalarında biraz da kaliteyi desteklese... TRT'nin bir zamanlar yaptığı o güzelim belgesellere, düzeyli sinema programlarına, kültürle ilişkili yayınlara, reyting kaygılarından olabildiğince sıyrılmış biçimde biraz reklam verseler, biraz destek sağlasalar... Acaba bu düzen biraz olsun değişmez mi? Ve en azından Mehmet Ali tarzı bir eğlendirme çabasından, diyelim ki bir Cem Yılmaz zekasına doğru bir dönüşüm olmaz mı?
|
|
|
|
|
|
|
|
|