Kirli çamaşırlar
Bir kadın çıkıyor ve diyor ki "Profesör kocam beni 35 yıl dövdü. Son 5 yılımı evde hapis geçirdim. Sırtımda oklava kırdı, ben yaralarımı sarmaya çalışırken o kanlı ellerini lavaboda temizliyordu. Gençlik, kendini bilmezlik, cahillik, parasızlık... Ne derseniz deyin, katlandım işte. Hikayemi okuyan bir kişinin bile hayatını değiştirebilirsem ne mutlu bana." Aile içi şiddet. Konferanslar düzenleniyor, şık giyimli şehirli kadınlar uzun konuşmalar yapıyor, seminer veriyorlar. İyi hoş da, biri çıkıp da "Kocam beni 35 yıldır dövüyor" dediğinde neredesiniz siz? Dün Fatih Altaylı hariç, hiçbir meslektaşım konuyla ilgili kalem oynatmamıştı. Kadın yazarlar da sus pus. Niye? Konu mu hoşunuza gitmedi? Helal olsun vallahi. Yoksa siz de müthiş fikirli milletvekili Canan Arıtman gibi mi düşünüyorsunuz? Ne demişti Arıtman? "Kabahat 35 yıl dayağı kabullenende. Hatalı olan, suçlu olan kadın. Keşke 35. yılın sonunda değil de 35. gün söyleseydi." Oldu Canan Hanım, siz nasıl isterseniz. Ne yapacaktınız, 35 günde ayrılan kadına siz mi sahip çıkacaktınız? Ülkenin gerçeklerinden çok ama çok uzaksınız. Kolay mı ayrılmak? Ortaokul mezununa iş hazır sanki. Prof. Ziya Kantarcı'nın eşi Nesrin Kantarcı yediği dayağı, işkenceyi anlattı. Yaşadıklarını hiç paylaşmasa daha mı iyiydi yani? Tabii ki ben de ilk önce "Niye bunca sene katlandınız" diye sordum. Ben katlanır mıydım? Hayır. Ama bunca işkenceyi çekti diye tek suçlu o mu yani? Gazetemin "Nesrin Kantarcı'ya kadınlardan destek gelmedi" cümlesine de karşı çıkıyorum. Canan Arıtman ve Esma Ürün dayak yiyeni haksız bulmuş.. Eeee yani? Ben dünden beri gelen maillere, fakslara cevap yetiştiremiyorum. Öyle bir destek var ki... Her kadın kendi hikayesini anlatıyor. Çoğu 10 yılı aşkın evli üstelik. Hep şiddetten bahsediyorlar. "Biz yapamadık, anlatamadık, cesaret edemedik. Biri anlatınca mutlu olduk." Niye kimse kalem oynatmıyor, tepki vermiyor, dayak yiyen kadını suçluyor biliyor musunuz? Sözlü ya da fiziksel Şiddet her evde var da ondan. Ha profesör, ha işsiz güçsüz adam...
|