|
|
Bölgesel zayıflamada ameliyatsız çözümler
Kimi hastalar fazla kilolarından şikayetçidir, kimilerinin ise fazlalığı birkaç kiloyla sınırlıdır. Ancak bu kilolalar vücutlarının belli bölgelerinde toplanmıştır. İşte bugünkü konumuz bu ikinci grup hastanın sorununu oluşturan bölgesel yağlanma ve çözümleri. 'Ah şu karnımın fazlalığı ya da bacağımın iki dış yanındaki yumurta gibi çıkıntılarım olmasa' diyen Songül Hanım'la, 'Ne yapabiliriz doktor bu göbeği eritmek ya da şu simit şeklindeki yağlardan kurtulmak için?' diye soran İbrahim Bey'in sorununa getirilen ameliyatsız çözümleri aktarmaya çalışacağım. 'Lokal yağlanma' deyince; vücudun belli bölgelerinde artış gösteren yağ dokusunu anlıyoruz. Lokal yağlanma iki şekilde oluyor: Yağ hücreleri hacimsel olarak büyüyüp genişliyorlar, yani küçük küçükken kocaman oluyor ya da belki hacimleri aynı kalıyor ama sayıları artıyor, örneğin 10 taneyken 15 tane oluyorlar. Kimi bölgelerdeki yağlanmalarda hücrelerin hacimsel artışları, kimilerinde ise sayısal artışları, çoğunda her ikisi birlikte görülüyor. Kadınlarda karın çevresi, kalçalar, bacak dış yanları, diz içleri, kollar ve sırt; erkeklerde göbek ve karın çevresi en sık yağlanan bölgeler olarak görülüyor. Bu insanlar, ne kadar spor yapılırsa yapılsın, ne kadar kilo verilirse verilsin bir türlü gitmeyen fazlalıklar yüzünden kliniklere yöneliyorlar. Modern tıbbın lokal sorunların ameliyatsız çözümüne neler sunduğundan bahsetmeden önce hastanın doğru değerlendirilmesinin altını önemle çizmek gerekiyor. Beklentilere gerçekçi yaklaşmak ve çözümlerin verebileceklerini doğru anlatmak büyük önem taşıyor. Kimi vakalarda ise sorunun ağırlığı cerrahi desteği gerekli kılıyor. Bu durumda da hem ameliyat öncesi, hem de sonrası dönemde her iki dalın uyumlu işbirliği yapması gerekiyor. Yağlanma tipi, bölgesi, miktarı, cinsiyet; tedavi şeklini belirlemede en önemli unsurlar. Ayrıca, hastanın hormonal tablosu, tiroid ve böbreküstü bezi, kadınlık hormonları mutlaka araştırılmalı; gerekirse ilgili uzmanlık dallarının görüşüne başvurulmalı. Asıl önemli olan ise hastaya doğru beslenme alışkanlığının kazandırılmasıdır. Kalori alımında kısıtlama yaparak, aç kalmadan az ve sık yenilmelidir. Bu şekilde metabolizma hızını artırmak amaçlanıyor. Son on yılda bölgesel yağlanmayı giderebilmek için başvurulan tıbbi yöntemler ise bir hayli arttı: Mezoterapi, elektrolipoliz, karbossiterapi, ultrasonik lipoklazi, radyofrekans, lipoliz gibi karışık tıbbi terimlerle dolu pekçok yöntem... Hepsinde de amaç istenmeyen fazlalıkları uzaklaştırmak. Bu tip tedavilerin etki mekanizmasına gelirsek: Beyin bilgisayar gibidir, enerji kaynağı olarak kanda önce karbonhidrat, yani hamur işlerinde zengin olan besin grubunu arar, bulamadığı zaman -ki bölgesel zayıflama tedavilerinde karbonhidrat alımı kısıtlanır- serbest yağ asidi denilen depo yağların çözünmesinden ortaya çıkan yağları tüketir. Yukarda sayılan yöntemlerle depolardan ayrıştırılan yağların vücudun enerji açığını kapatmak için kendisi tarafından yakılması amaçlanır. Mezoterapiyle yağ erimesini kolaylaştıran ilaçlar enjekte edilerek; elektrolipolizle düşük titreşimli elektrik akımları kullanılarak yağ hücrelerinin artmış hacimlerinin azaltılması amaçlanır. Ultrasonik lipoklazide ses dalgaları, radyofrekansta -adı üstünderadyo dalgaları, karbossiterapide karbondioksit gazı; sayıları artmış yağ hücrelerini parçalayarak ortadan kaldırır. Vakaya göre seçilen bir ya da birkaç yöntemin biraraya getirilmesiyle istenmeyen yağları iki, üç ay gibi bir zaman içersinde, haftada bir veya iki kezden ayda bire kadar olan uygulamalarla uzaklaştırmak mümkün olabilir. Peki ya herkesin merak ettiği acı? Morluklar? Kimsenin çığlıklar attığı söylenemez, belli bölgelerde biraz daha fazla hissedilse de... Ancak tedavinin ilk haftalarında ufak tefek morluklar rahatsız edici olabilir, bu nedenle yaza girilen bugünlerde morluklara yol açmayan yöntemler tercih sebebidir. İncelmenin kilo vermekten daha önemli olduğu kadın ve erkeklerin ilgisini çekeceğini umduğum yöntemleri önümüzdeki haftalarda daha detaylı ele alabilmek ümidiyle...
|