|
|
Hülya Avşar başka neler giyebilir?
Çabuk biri beni çimdiklesin! Hülya Avşar'ımız başroldedir, bunun adı rüküşlükte zirvedir ey okuyucu. Kafada az önce polo maçından çıkmış sosyetik misali bir şapka, elbiseyi hiç sorma, ayaktaki çizmelere sakın bakma, boyunda sallanan şeyi anlayana madalya (bkz foto). Biz ki kendisini rüküşlükte, şıklıkta, patavatsızlıkta, dobra dobra konuşmada, şişmanlıkta, zayıflıkta, kısa saçta, kırpılmış saçta medya bizi ayırıncaya kadar sevmişiz. Hatta o kadar sevmişiz ki kardeşinin tüm modalar dışı kılıklarını giyerken bile bağrımızın en nadide yerine basmış, görmezden gelmişiz. Ama bu fotoğrafı yok mu bu fotoğrafı, fena halde yüreciklerimiz dağladı. Hele sabah sabah aç karnına...
VATKALI CEKET GİYSİN Ha hiç mi moda kurbanı olmadık? Seksenlerde tayt giyip, 2000'de kolumuzu boydan boya boncuk bilezikle kaplamadık. Yaptık icabında da söz konusu Hülya Avşar olunca, fotoğrafın bünyede yarattığı dalgalanma tsunami kıvamında oluyor tabii. Ve insan elinde olmadan Hülya Avşar'ın rüküşlük sınırlarını daha ne kadar zorlayabileceğini merak ediyor. Cidden Hülya başka ne giyebilir dersiniz? Payetli tayt? Vatkalı ceket ve bluz? Aaa en basmalı fistolusundan bir etek tabii. Sonracığıma çarık-şalvar ikilisi var. Koluna beşi bir yerde takabilir. Plajda; oyuklar ötesi Banu Alkan mayosu giyip, kafaya en kocamanından Serpil Çakmaklı mandalı takıp, aksesuvar olarak da eline yelpaze alabilir. O da yetmezse derileri çekip kırk derece Bodrum sıcağında gezinebilir. Salopet giyip saçlarını iki yandan örebilir. Ha! Ve de Süheyl Uygur'dan bir ceket, Bendeniz'den abajur etek ödünç alabilir.
|