Burada yatan fani güneş tutulmasını görmüştür
Çarşamba günkü "tam güneş tutulması" çok katmanlı bir romana okkalı bir konu olabilir gibi geldi bana... Güneş tutulmasını eksen alıp, kameraları Antalya'dan Ordu'ya doğru yerleştirince, bir insanlık panayırının tüm renkleri ortaya dökülüveriyordu. O insanlık panayırında her şey vardı...
*** Tam güneş tutulmasının dünyada en iyi görüldüğü yer olan Side çeşitli ülkelerden insanlarla dolmuştu. Yüz bin turist Antalya'ya gelmiş M.S. 200 yılında yapılan Apollon Tapınağı'nın gölgesinde, "güneşsiz bir dünya" fantezisinin üç dakikalık dansını Mozart müziği eşliğinde seyre koyulmuştu... Tokat'ın Niksar'ındakiler ise iki rekat namaz kılarak, bu doğa şöleninin bir depreme dönüşmemesi için duadalardı.
*** Konya da yalnızca yerel bir mekan değildi... Mevlana geniş yüreğini ve uzun kollarını açarak herkesi kapsamaktaydı... Buradaki turistler, yaşamlarının önemli bir macerası saydıklarından, tam güneş tutulmasını izlemek için üç yıl öncesinden yer ayırtmışlardı. Mevlana Türbesi'nin hemen yanıbaşındaki Gül Bahçesi'nde semazenler eşliğinde Mevlevilerin dönüşleriyle, güneş tutulması izlendi. Dünya, güneş, ay dönüyor; Mevleviler dönüyordu. Antalya'da Mozart, Konya'da Sema vardı... Antalya , Konya, Nevşehir, Sivas, Ordu, Trabzon... Bunlar bizim coğrafyadaki duraklar. Brezilya'dan Rusya'ya çizilen yay ise yerkürenin üzerindeki diğer gözlem noktaları. Yabancı turistler insanlık tarihinin geniş açısı içinde kendilerine keyif çıkarırken, özellikle Tokat kırsalı bu olup biteni günlük yaşama bir tehdit olarak algılıyor ve bilimsel açıklamalara da pek pabuç bırakmıyordu... Bütün bunlar üç bin küsur kilometre hızla hareket eden güneşin kısa bir geçişi sırasında, aynı hat üzerinde yaşanmaktaydı... Kameralar, aynı olayı gözleyen çok farklı yaşamları gösteriyordu... Tam güneş tutulmasından belki de daha ilginci ona bakanlar arasındaki farklılıklardı.
*** Side... Side'deki Apollon Tapınağı... O noktadan bugüne bir çizgi çizince, bin sekiz yüz yıllık bir zaman dilimi görünüyor... Bir sonraki tam güneş tutulmasının ise elli dört yıl sonra olacağını düşünüyorsunuz. Zaman kavramının zembereği çıkmış gibi görünen esnekliği, yaşam süresinin kısa çizgisinin üzerinde yaylanıyor... Ay, güneş ile dünya arasına girip sizi karanlıkta bırakırken, geniş bir zamanın içinde sizin yaşam süreniz de karanlık bir nokta kadar kalıveriyor...
*** Hüseyin Rahmi Gürpınar, Halley kuyruklu yıldızının dünyamıza çarpacağı tevatürü üzerine olup biteni, inanılmaz bir dille ve çarpıcı bir mizahla anlatır... Gürpınar bugün yaşıyor olsaydı, bu kozmik dansı, gölge oyununu nasıl yazardı acaba?
*** Çarşamba günü olup biteni, büyük bir dikkatle izledim. Her farklılık hayatın üzerine atılan bir çentik gibiydi... Bir sonraki tam güneş tutulması ise elli dört yıl sonra olacaktı. Bu küresel şovu izleyenlerin çoğunun göremeyeceği bir gelecek bu... İnsan mezar taşına, bir sonrakine yetişmemesinin acısını, "Burada yatan fani, tam güneş tutulması görmüştür" yazdırarak, bu övünmeyle gidermek istiyor.
*** Tekrarı ancak elli dört yıl sonra olacak bir olayın içinde Mozart'tan Sema'ya üç yıl öncesinden otel ayırandan Apollon Tapınağı altında yer kapan "tutulma avcısına", deprem korkusundan Tanrı'ya yakarmaya, Brezilya'dan Rusya'ya, Antalya'dan Sinop'a büyük bir insanlık panayırı yaşandı. Tutulan güneşi ve insanları gördük. Bir daha görmeyecek olsak da, ne gam. Bir kere gördük ya...
|