|
|
|
|
|
|
Yaz estetiğine dişlerden başlayın
Hollywood yıldızlarının ünlü diş doktoru Doç. Dr. Mete Fanusçu, diş estetiği ile daha genç görünmenin sırlarını anlattı. Fanusçu, diş estetiğinde doğal görünümden uzaklaşılmamasını öneriyor
Hollywood'da uzun yıllar magazin ve sinema dünyasının göbeğinde kurulu UCLA'da diş hekimliği yapan Doç. Dr Mete Fanusçu, bir süredir meslek hayatına Türkiye'de devam ediyor. Dünya starlarının belirlediği diş modasını, diş estetiğiyle gençleşmeyi ve diş estetiği konusunda merak edilenleri, Dr. Mete Fanusçu'ya sorduk:
* Dişlerimiz yaşlanır mı? Evet, dişlerimiz de yaşlanır. Dişlerimizin deri gibi hücresel bazda yenilenme potansiyeli olmadığından dolayı; hem olağan aşınmaya bağlı tahribat hem de mikrobik tahribat ile dişlerimizde madde kaybı ve renk değişimi gibi değişiklikler oluşur. Bu tahribatın derecesi kişisel ve profesyonel bakıma, genetik mirasa bağlı olarak değişir. Sağlıklı ağızlarda yaşlanma süreci dişlerin performansını pek etkilemez ancak görünümünü etkiler. Tabii dişlerin yaşlanma ve tahribatından söz ederken, dişleri destekleyen dişeti ve çene kemiğinden de söz etmek gerekir. Bu dokuların belirli bir yenilenme potansiyeli vardır ancak bakımsız ağızlarda bu pek bir işe yaramaz.
* Peki diş hekimleri bu yaşlanmanın önüne geçebilir mi? Evet, buradaki iyi haber bugün diş hekimliğinde ulaştığımız bilgi seviyesi sayesinde, kullandığımız teknikler ve malzemeler ile yaşlanma sürecini çok yavaşlatmamız ve hayat kalitesini en üst düzeyde tutmamızın mümkün olmasıdır. Bunun tek istisnası çok olumsuz genetik mirastır. Genelde toplumumuzdaki çoğu insan kalıtımı bir mazeret olarak görür ancak çok olumsuz kalıtım şartları olanların oranı nüfusun yüzde 5'ini geçmez. Bugün geldiğimiz noktada bilinçli koruma ile idame ettirilen bir ağız sağlığı, diş hekiminin ufak tefek yardımları ile neredeyse 30-40 yaşlar seviyesinde dondurulabilir.
* Dişlerimiz nasıl genç kalır ve genç görünür? Doğal olarak dişlerin genç kalması için düzenli bakım, birincil koşul ama diş hekiminin zamanında ve doğru müdahaleleri de bu konuda belirleyici oluyor. Altı ayda bir diş hekiminin yapacağı bakım ile dişler üzerindeki birikintilerin temizlenmesi ve dişlere cila yapılması gerekiyor. Böylelikle mikrobik zararların şansı azalırken, dişlerin rengi açılır. Bugün ayrıca diş dokusuna zarar vermeden klinikte uygulanan beyazlatma işlemi ile dişlerin rengi birkaç ton açılabiliyor. Dişlerin yaşlı gözükmesine neden olan bir diğer olay ise aşınma ile diş boylarının kısalmasıdır. Dişler kısaldıkça dişlerin herbirinin kendilerine has şekilleri deforme olur, tek tek yerine daha blok tarzda algılanır hale gelir ve aynı zamanda da dudakları takip eden kavisleri bozulur. Bu çok belirgin bir şekilde dişlerin estetiğini olumsuz olarak etkiler, gülümsemenin ahengini bozar. Dişleri doğal boylarına yaklaştırarak ve şekillerini düzelterek daha bir genç gülümseme elde etmek, bugünün en son teknoloji seramikleri ve yapıştırıcıları ile mümkün. Ancak bizim anlayışımıza göre; hedeflediğimiz estetik gülümseme bembeyaz kocaman dişler yaparak, 60 yaşındaki bir hastaya 18 yaş dişlerini vermek değil. Bizim hedefimiz; güzel yaşlanmaya yardımcı olmak ve 60 yaşındaki bir hastamıza 40 yaşındaki gülümsemesini vermek...
* Genç görünmek ya da güzel yaşlanmak için başka ne tip uygulamalar yapılmalı? Burada dişlerin boyutları kadar, önem verdiğimiz bir diğer konu ise dişlerimizi çevreleyen, destekleyen çene kemiklerinin durumu. Mümkün olduğunca çene kemiklerini orijinal boyutlarında tutmamız gerekiyor. Çünkü alt ve üst çene kemiklerimiz dişlerimiz ile beraber dudak ve yanaklarımıza içerden destek oluyor, dolgunluk yapıyorlar. Meselâ diş kaybı durumlarında dişin çekildiği bölgede kemik erir ve etrafındaki dişlerin pozisyonları, sıralanışları bozulur. Bu da yanak ve dudaklarda çöküntülere neden olabilir. Bunu önlemenin en başarılı yolu; diş kayıplarını implant tedavisi ile gidermektir. İçine implant yerleştirilen kemik dokusu erimiyor ve orjinal boyutunu büyük ölçüde muhafaza ederek, dolgunluk ve destek görevini görmeye devam ediyor. Diş kaybını, implant yerine klasik bir köprü ile tedavi ettiğimizde aynı başarıya ulaşamıyoruz. Çünkü dişi yerine koysak da eriyen kemiği yerine koyamıyoruz. Tabii implant tedavisinin diğer başka ciddi avantajları var. Köprü yaparken yandaki dişlerin de kaplanması gerekirken, implant uygulamasında komşu dişlerin yontulması ve fazladan yük taşımaları gerekmiyor. Sonuçta; implant tedavisi ile daha konservatif ve başarısızlık şansı az bir tedavi uygulanırken, estetik ve gülümsemenin ahengi de korunuyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|