| |
|
|
Dezenformasyon süreci
Bir süredir Türkiye'de ilginç olaylar meydana geliyor. Şemdinli olayı, Sauna Çetesi, Cumhuriyet gazetesi bombalamaları, Danıştay saldırısı ve son olarak da önceki gün ortaya çıkan "Atabey Çetesi." Bu olayların tamamında müthiş "dezenformasyon" ve "misenformasyon" süreçleri yaşanıyor. Çeşitli mihraklar, olayı kendi bakış açılarından yansıtabilmek için basın üzerinde bir "etkileme yarışına" giriyor. Olayın yönünü, boyutunu, hedefini saptırmak veya kendilerine göre yönlendirmek için "bilgi karmaşası" yaratıyorlar. Danıştay olayında bu durum had safhaya çıktı derken, Atabey Çetesi meselesi üzerine tüy dikti. Olayla ilgili bir "bilgi dosyası", Sabah, Hürriyet ve Milliyet dışındaki neredeyse tüm gazetelere "Genelkurmay önünde" organize edilen bir buluşmayla aktarıldı. Akşam gazetesi bunu iyi bir gazetecilik örneği vererek deşifre etti. Basına "Başbakan'ın evinin krokileri bulundu, Cüneyd Zapsu da hedefti, ağır silahlar ele geçirildi" bilgisi verildi. Ancak bunların büyük bölümünün doğru olmadığı daha sonra anlaşıldı. Krokilerin Başbakan'ın eviyle ilgisi olmadığı ortaya çıktı. Cüneyd Zapsu yakıştırmasının tek nedeninin krokilerde BİM'in de görünmesinden ibaret olduğu belirlendi. Sanki Cüneyd Zapsu oradaki BİM'de oturuyormuş gibi. Ağır silahlar denilen bir mayın ve bir roketatarın aslında boş ve kullanılamaz durumda olduğu tespit edildi. Görünen o ki, birileri olayları ve bulguları çarpıtarak "farklı tablolar" gösterme çabası içinde. Bu süreçte basının sağduyulu ve önyargısız bir yaklaşım içinde olması gerekiyor. Danıştay saldırısı ile ilgili haberlerde Sabah soğukkanlı ve yorumsuz yaklaşımı ile rakiplerinden farklı ve doğru bir duruş sergiledi. Şimdi de bunun gayreti içindeyiz. Erken yorumlar ve dezenformasyonla yapılacak tahliller, hem olayların farklı mecralara akmasına neden olabilir, hem de bu "erken yorum" sahiplerini toplum gözünde "madara" edebilir.
|