Kanyon...
Yasai katsu curry. Ebi raisukaree. Yaki udon. Moyashi soba.
Nedir bunlar? "Karateci" diyenler, bilemedi.
İstanbul'da yeni açılan Kanyon alışveriş merkezi var ya... Onun içindeki restoranlardan birinin mönüsü bu... "Pilav, mantarlı tavuk, kabak" falan demek istiyor.
Merak ettim, gezdim Kanyon'u. Amerika'da mıyız, Japonya'da mıyız, İtalya'da mı, anlamadım... Türkiye olmadığı kesin.
Asabım bozuldu, sigara içeceğim. Oturdum bir yere... Şöyle yazıyor duvarda. "Kahvelerimiz Peru orijinli, Villa Rica çekirdeklerinden hazırlanmaktadır." Aferin.
Garson yanaşıyor, sipariş vereceğim... - Sıcak içeceklerden ne var? - Espresso, decaffeinate, cappuccino, latte macchiato, cafe au lait, hot milk, hot chocolate, green tea, peppermint, chamomile flowers... - Türk kahvesi yok mu? - Maalesef. - Su rica edeyim o zaman. - Normal mi, San Pellegrino mu? - Dizel olsun...
Abartmıyorum... Çıldırırsınız.
Mağazalara bakıyorum. Havaya giriyor insan. Şeytan diyor, dal içeri, "how much" diye sor...
Çünkü sağımda Angelo Nardelli, Bally, Bashqua, Carnevale, Perigot, Haaz. Solumda Fornarina, Guess, So chic, Murphy&Nye, Patrizia Pepe, Swarovski. Önümde Scabal, Thomas Pink, Birkenstock, Cesare Paciotti, Furla, Shisly. Arkamda Mom-to-be, Only, Mandarina Duck, Vetrina, Kaloo, Via Pelle...
"Allahım ben neredeyim" diye düşünüyordum ki... Sinemayı gördüm. "Mars Cinema" yazıyor. E Mars olabilir. Başta demiştim... Türkiye olamaz.
Bu saatten sonra da, hiç kimse çıkıp, "tekstilimiz şöyle ilerledi, böyle atılım yaptı" filan demesin bana... İlaç için bir tane Türk markası yok. Sadece Başbakan'ın kankası, sponsor Remzi'nin mağazası var. Onun da adı, Ramsey.
Özetle... Hani hep konuşuluyor ya, "hayatımız ithalat oldu, cari açık patladı" diye... Cümleten hayırlı olsun. Cari açığın, artık alışveriş merkezi de var.
|