|
|
|
Cevap Ve Düzeltme
1- Gazetenizin haberi yayına hazırlayan muhabiri Yıldız ATEŞ yasal izin almadan teknik ve tıbbi bir konu hakkında yanlı, eksik ve hatalı bilgilerle, haksız ve mesnetsiz, dayanağı olmayan bilgilere dayanarak haber yapma yolunu tercih etmiştir. Muhabirin Devletin ulusal ve uluslararası bilimsel arenada en saygın kuruluşlarından biri olan Merkezimizi karalamaya yönelik bir haber yapma ısrarı tarafımdan sezinlenmiş ve Başhekim olarak İl Sağlık Müdürlüğü'müzden izin alınarak telefonla soruları cevaplanmış, infeksiyon hastalıkları uzmanımızla 2 saate yakın bir görüşme temin edilip; "hastanemizde ameliyat sonrası gözlenen tüm hastane infeksiyonlarının sayısı, dağılımı, invaziv araç kullanımı ve yapılan ameliyat türlerine göre gelişmiş infeksiyon oranları kendisine verilmiş, infeksiyon oranlarımızın dünya literatürü ile uyumlu olduğu bilimsel kanıtlarıyla aktarılmış, bu verileri fakültelerde konunun uzmanı olan İnfeksiyon Hastalıkları yetkililerine değerlendirtmesi" önerilmiştir. Ardından da muhabir Ateş; hastane infeksiyonları ile ilgili kendi bilgi ve tecrübesiyle, Kalp Cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez ve Kardiyolog Doç. Dr. Özgen Doğan'ın kendi istediği amaç doğrultusunda çarpıttığı açıklamalarını haber yapmış, İnfeksiyon Kontrol Komitemi'zin verilerine ve ülkemizin veya dünyanın "infeksiyonlar konusunda söz sahibi yetkililerinin görüşünü" itibar etmemiştir. Hastanemizde ameliyat-angiyografi olan, tıbbi tedavi gören ve bundan sonra da görecek binlerce hasta ve yakınımızın ruhsal e psikolojik olarak olumsuz etkilenecekleri bilinerek haberler yapılmıştır. 2- Gazetenizde yayınlanmış ve hastanemizde yatışları sırasında kültür sonuçları birden fazla pozitif çıkmış hastaları değerlendirdiğimizde; tümünün bizde ameliyat edilenler olmayıp, kardiyoloji yoğun bakımı veya kliniklerimizde kalp krizi, kalp yetmezliği tanılarıyla takip edilen, başka hastanelerde ameliyat olup infeksiyon yüzünden yoğun bakımlarımıza nakledilerek kalp-akciğer-böbrek-beyin sorunları nedenleriyle uzun süreli (15 gün-245 gün) yatmak zorunda kalıp solunum cihazından ayrılamayan hastalar olduğu belirlenmiştir. Bu hastalarda infeksiyonlardan kaçınılması mümkün olmayıp, damar içi/üriner kateter kullanımına bağlı kan dolaşımı/üriner sistemlerinde veya solunum cihazından ayrılamamaya bağlı akciğerlerinde birden fazla hastane infeksiyonu gelişmiştir. Kültür sonuçları pozitif olsa bile, bu hastalarda esas ölüm nedeni olarak infeksiyonu göstermek, bilimsel olarak mümkün değildir.
3- 1 Ocak-31 Aralık 2005 tarihleri arasında yatırarak tedavi ettiğimiz toplam 25.400 hasta, infeksiyon gelişen 367 sayısıyla oranlanmış, "dahili+cerrahi genel hastane enfeksiyon oranımız % 1.4" olarak saptanmıştır. Göğüs kalp ve damar cerrahisi ameliyatı yapılan yaklaşık 5000 hastanın 326'sında ki, "cerrahi genel hastane infeksiyon oranımız % 6.9", kardiyoloji klinikleri ve yoğun bakımlarında yatan 20.400 hastanın 41'inde ki, "dahili genel hastane infeksiyon oranımız ise % 0.2" olarak saptanmıştır. ABD New York Cornell Üniversitesi Kardiyoloğu Doç. Dr. Özgen Doğan tarafından "infeksiyon oranının ABD ve Avrupa'da en fazla % 2'ler de olduğu, ABD'de bir MRSA vakasında bile hastanelerin kapatıldığı, Siyami Ersek'teki rakamların korkunç olduğu vb." dediği iddia edilen haberinizde; bahsedilen cerrahi infeksiyon oranı değil, (cerrahi+dahili) genel hastane infeksiyon oranıdır ve bizim bu genel infeksiyon oranımız % 1.4 olup, ABD ve Avrupa oranlarının daha altındadır. 23 Ocak 2006 tarihli gazetenizde Sn. Baydar'ın Okur Temsilcisi köşesinde; Sn. Doğan'ın "ABD'de bir MRSA vakasında bile hastane kapatılır şeklinde bir ifadeyi" muhabir Ateş'e söylemediği açıklanıp Ateş'in bu sözleri tekzip edilmiştir. Muhabir Ateş, Dr. Doğan'ın söylemediği bu sözleri o'nun ağzından yazıp, hastanemizin aslında kapatılması gerektiği halde kapatılmadığı yargısına okuyucuları yönlendirmiştir. 4- Hastanemizin oran gizlemek gibi bir kaygısı olsaydı, basın açıklamalarımızda bilimsel anlamda olması gerektiği gibi cerrahi servislerde görülen % 6.9'luk hastane infeksiyon oranını değil, tüm hastane genelinde gözlenen % 1.4'lük oranı kullanabilirdik. Ancak yapılan işe duyulan güven ve bilimsel kaygı nedeniyle bu tür bir yanıltmaya gidilmemiştir. 367 hastanın 98'inde (5 bebek, 93 erişkin) MRSA ya bağlı infeksiyon belirlenmiş, bebeklerin hiçbiri infeksiyondan ölmemiş, 93 erişkin hastanın ise 5'i kaybedilmiştir. İddia edildiğinin aksine hastane infeksiyonundan 40 hasta değil, MRSA'ya bağlı olarak 5 ve damar grefti ameliyatı yapılıp taburcu edildikten sonra greft yerinde (beta hemolitik streptokok) infeksiyon görülen 1 hastamız olmak üzere, toplam 6 hastamız esas olarak enfeksiyon nedeniyle kaybedilmiştir. Diğerlerinde ise yatışlarının herhangi bir döneminde enfeksiyon gelişmiş, ancak ölümleri birinci, ikinci, üçüncü neden olarak kalp, beyin, akciğer, böbrek yetmezliği sorunlarına bağlı uzamış yatış dönemlerinde gerçekleşmiştir. 5- Açık kalp cerrahisi; ameliyatın aciliyetine, zamanlamasına, hastalığının ağırlığı ve yüksek tansiyon, şeker hastalığı, akciğer, böbrek hastalığı gibi ek hastalıkların varlığına, cerrahın- merkezin deneyimine, ameliyathane-yoğun bakım şartları gibi birçok faktöre bağlı ölüm ve komplikasyon oranı içerir. Cerrahi ekip hasta yakınlarını bu konularda aydınlatır ve bilgilendirme formları yoluyla imzalar alınarak riskler ortaklaşa üstlenilir. Halen tüm dünyada çözümlenmemiş bir problem olarak ortaya çıkan hastane infeksiyonları; dahili bölümlerde daha az, cerrahi bölümlerde daha fazla sorun oluşturur. En fazla sorun ise en ağır hastaların yattığı, yoğun bakım, prematüre/bebek yoğun bakım, hematoloji- onkoloji ve transplantasyon ünitelerinde görülür ve bu bölümlerde enfeksiyon oranları % 40-50'lere çıkabilir. Cerrahi bölümler içinde açık kalp cerrahisi, oldukça kompleks ve konak savunma mekanizmalarında azalmaya yol açtığı için infeksiyonlar açısından özellikle risklidir. Gazetenizde yapılan haberde MRSA enfeksiyonlarının tedavisinin bulunmayıp antibiyotiklerin yararsız olduğu bilimsel gerçeklerden çok uzak ve yanlış olup, akciğer, şeker, hipertansiyon, karaciğer ve böbrek bozuklukları nedeniyle hastanede yatışı uzamış veya birçok tıbbi girişim ya da ağır ameliyat geçiren hastalarda görülen MRSA enfeksiyonları; dünyanın her yerinde glikopeptid antibiyotiklerle ve linezolid'le tedavi edilebilmektedir. 11- Genel hastane infeksiyon oranlarının, hastaneler arasında karşılaştırılmasının bir anlamı olmamasına karşın bir fikir vermesi açısından, kalp cerrahisi ameliyatlarından sonra gözlenen ve hastanemizde % 7 olarak bulunan "cerrahi hastane infeksiyon oranları" dünya literatüründe şu şekildedir: ABD Washington Üniversitesi Barnes-Jewis'de % 21.7, Hollanda J. Hastanesi'nde % 19.7, İspanya'da % 12.4, Kanada'da % 13.8, ülkemizin bir diğer kuruluşu olan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyovasküler Cerrahi Kliniğinde yapılan 7 yıllık bir çalışmada % 7'dir. 12- Hastane enfeksiyonlarımız; 1998 yılından beri düzenli bir şekilde görevini yapan 2 infeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı, 1 enfeksiyon kontrol hemşiresi, 1 klinik şefinden oluşan "Enfeksiyon Kontrol Komitesi" tarafından ciddi olarak denetim ve takip altındadır. İnfeksiyon kontrol önlemlerimiz, dünya literatürüne uyacak şekilde organize edilmektedir. Her ay düzenli olarak tutulan veriler, bilimsel toplantı ve konseylerimizde değerlendirilmekte ve alınabilecek tüm önlemler en ciddi şekilde uygulanmakta olup, 1998 yılından beri tutulan kayıtlarımıza göre son 2 yılda infeksiyon oranlarımızda artış bulunmamaktadır. Ülkemizde, hastanelerde infeksiyonlarının önlenmesinde en etkin kurum olan İnfeksiyon Kontrol Komiteleri'nin yasal düzenlemesinin 2005 yılı Haziran ayında yapıldığı düşünülürse, bu konuda 1998'den beri ne kadar yol aldığımızı tahmin etmek güç olmayacaktır. 13- Muhabir Ateş'in haberinde ki "yoğun bakım ve ameliyathanelerde karantina uygulanmadığı, ölümcül mikrobun tüm servisleri kapladığı, mikrop kapan hastaların aynı odaları paylaştığı" iddialarına gelince; hastanemizde MRSA'lı hastalar, ilgili bilimsel rehberlerde önerildiği şekilde, mutlak bir karantina gerektirmeyecek şekilde, tek odada veya aynı etkenle enfekte hastalarla aynı odada kalacak şekilde (cohorting) temas izolasyon önlemleri alınarak yatırılmış ve uygun antibiyotiklerle tedavi edilmişlerdir. Dünyada ve ülkemizde her hastane yapılamayan izolasyon uygulamaları, altyapı ve fiziki olanaklarımızın çok iyi olması nedeniyle hastanemizde başarıyla yapılmaktadır. Kronik yoğun bakım ünitelerinde tedavi edilen şuuru açık hastalarımızın erken iyileşmesi açısından belli peryodlarda, temas izolasyon önlemleri alınarak, yakınlarıyla serbest değil kontrollü olarak görüştürülmektedir. 15- Yine 7 Ocak 2006 tarihli gazeteniz haberinde; "Hasta N.D'in ameliyatının başarılı geçtiği halde, MRSA mikrobu kaptığı, acilen beyin ameliyatına alındığı, komaya girip öldüğü" iddia edilmektedir. Hastanın cerrahı Doç. Dr. Hakan Gerçekoğlu'nun açıklaması şöyledir; "Hasta kalbin kulakçıkları arasındaki delik (ASD) sebebiyle ameliyat edilmiş, erken dönemde ritm problemi yönünden 2 gün yoğun bakımda gözlenip ara yoğun bakıma çıkarıldığı gece şuur kapanması sebebiyle tekrar yoğun bakıma alınmış, çekilen beyin tomografisinde beyin damarlarında doğuştan olan genişlemelerin yırtılması sonucu kanama belirlenmiştir. Beyin cerrahlarınca yapılan değerlendirmelerde, tablonun ağır olduğu ve ameliyat şansının olmadığı belirtilmiştir. Hasta 18. gün beyin kanaması ve beyin dokusunun fıtıklaşmasından hayati merkezleri etkilemesi sonucu kaybedilmiştir." Görüleceği üzere iddia edildiğinin aksine, hastanın izlemi sırasında alınan bir kültüründe MRSA üremiş, ancak hasta infeksiyondan ölmemiştir. 16- 9 Ocak 2006 tarihli gazete haberinde muhabir Ateş; yaşını 69 olarak yanlış yazdığı hasta M.Y'ın (49), "kültür raporlarında 6 çeşit ölümcül mikrop gözüktüğünü, birkaç ay içinde bu mikropları eski bina 2. cerrahi servisinde kaptığını" iddia etmiş ve haberin yanında kesici-delici alet yaralanması nedeniyle acil ameliyat olarak hastanemize dışardan sevk edilerek tekrar ameliyata aldığımız hasta M.K'ın solunum cihazına bağlı resmini izinsiz olarak çekip kullanmıştır. İstanbul'da özel bir hastanede kalp ameliyatı olup, gelişen infeksiyonu nedeniyle Mayıs 2005 tarihinde hastanemiz yoğun bakıma yatırılan ve yaklaşık 7 aydır burada gördüğü tıbbi hizmet, tedavi ve ilgiden dolayı hekim ve hastanemizden memnun olduklarını belirten M.Y'nin yakınları ile gazetede rızaları dışında resmi çıkan hasta yakınları başhekimliğimize verdikleri dilekçelerinde hastanemizin tıbbi hizmet ve ekibinden memnun olduklarını, gazetenizden de şikayetçi oldukları belirtilmişlerdir. Muhabir Ateş; hasta ve yakınlarının rızası dışında yaptığı haber ve resim ile, Basın Konseyi İletişim Meslek İlkeleri'nin 5 maddesi olan "Kişilerin özel yaşamı, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında, yayın konusu olamaz" ilkesini açıkça ihlal etmiş, hastanemizi yıpratmış ve hasta yakınlarını da üzmüştür. 17- Muhabir Ateş'in; "başhekim olarak sterilizasyon ünitesinin % 70'lik kısmını angio salonuna dönüştürdüğüm, 5 angio cihazı bulunan hastanede yeni cihaza ihtiyaç olmadığı, ilgili ünitenin değiştirilmemesi gerektiği" iddiaları ise infeksiyonlarla ilişkilendirilmektedir. Müvekkilimin göreve başladığı Mayıs 2003 tarihinde 10 klinik şefi-ekibi, 7 şef yardımcısı ve 40 kardiyoloji uzmanı bulunan hastanemizin 11 ve 12 yıllık 2 adet angio cihazı, ihtiyacı karşılayamıyordu. Alınan 2 yeni angio cihazı kule bina 2. katına kurduruldu. 2005 yılında ise angio yapan ekip sayımız 13 olmuş, cihazlarımızın bakım-parça-tüp maliyetleri artmış ve biri 80 gün çalıştırılamamıştır. Yönetim ve klinik şeflerimizin ortak kararıyla hemşire, teknisyen, malzeme yönetimi, hasta taşınması yönlerinden en uygun yer olan kule binadaki sterilizasyon ünitesinin (% 25) boş alanı değerlendirilip, ünite kapatılmadan, bina mimarisi değiştirilmeden, duvar-kolon vb. yıkılıp binanın statiği bozulmadan, strerilizasyon işlem zinciri aynen korunup araya bölme yapılarak 3. yeni cihaz kurulmuştur. Başhekim Prof. Dr. İbrahim YEKELER vekili Av. Ali Cahit POLAT
|