|
|
'Simavi'de baba şefkatini Dikran'da aşkı tanıdım'
-Hangisi büyük aşktı? Dikran Masis mi, Erol Simavi mi? -Dikran Masis büyük aşktı. Zaten benimle evlenmeye beni tanımadan 10 yıl önce karar vermiş. 'Nükhet'e kur yapılmaz, o öyle bir şeye müsait değil, onunla evlenilir, ben 10 yıl sonra evlenirim,' demiş. Evlendiğimizde bana Sheakspeare okurdu. Yıldızları beraber sayardık. Öylesine âşık olduk. Örneğin Dikran'a ne yaparsa yapsın ben kızamam artık. Grip olduğunu duyuyorum telaşlanıyorum. Dikran benim kıymetlim. Şimdi kadınlar elini okşayacak erkek istemiyor. Kendisine bir şeyleri alabilecek erkek peşinde koşuyor. -Ya Erol Simavi? -Erol Simavi'ye duyduğum sevgi büyük bir insana duyulan hayranlık. Baba şefkatini hiç tatmamış, 11 yaşından beri kendini güvende hissetmemiş bir kadın var karşında. Onun yanındayken kendimi öyle güçlü hissediyordum ki. Masada bile otururken yan yana, 'Bana hiç bir şey olmaz,' diyordum. Bu nasıl bir duygudur inanamazsın. Her kadın, ne kadar başarılı olursa olsun bir erkek tarafından korunmayı istiyor. Ama şimdi böyle bir his hayatımda hiç de önemli değil. -Bence kadınlar hâlâ bu korunma duygusunun peşinde. -Doğru söylüyorsun. O yüzden ben Cenk Eren'in tavırlarını severim. Kapıyı açar, üşüdünmü ceketini verir vs. Ortada onlardan çok kalmadı. -Aranızda bir şey mi var? -Aramızda bir şey yok. Cenk bana karşı bir şeyler hissetti. Sonra ben onu bu olmaz diye tedavi ettim. Yumuşak yumuşak, onu kırmadan bir geçiş yaptım. Çünkü onu kaybetmek istemem.
|