|
|
Bu ne biçim demokrasi?
Yunanistan'da, Batı Trakyalı bir kadının valiliğe aday gösterilmesi aşırı milliyetçileri harekete geçirdi. İskeçe, Drama ve Kavala'nın 'süper vali' adayı Gülbeyaz Karahasan'a karşı kampanya başlatıldı. Karahasan, Nazi Almanyası'nı hatırlatan sorularla karşılaştı.
Yunanistan'da, ana muhalefet partisi sosyalist PASOK'un lideri, Dışişleri eski Bakanı Yeorgos Papandreu'nun ekim ayında yapılacak yerel seçimlerde İskeçe, Drama ve Kavala illerinin 'süper valiliği' için Batı Trakyalı bir azınlık üyesini aday göstermesi, Yunan milliyetçiliğini hortlattı. Aday gösterilen 27 yaşındaki avukat Gülbeyaz Karahasan, bazı özel Yunan TV kanalları tarafından Nazi Almanya'sında Goebels yöntemlerini akıllara getiren sorgulamalardan geçiriliyor... Özellikle Alpha TV'nin günlük ana haber bültenleri Karahasan'ın adaylığı ile başlıyor, 45 dakika boyunca aynı konuyla devam ediyor. Yunanistan'ın en büyük işadamlarından biri olan ve Türkiye ile de iş yapmaya çalışan Dimitris Kontominas'ın sahibi olduğu Alpha TV'nin başkan yardımcısı, haber müdürü ve ankormeni, gazeteci Nikos Hacınikolaou'nun sunduğu ana haber bültenlerinin 'baş tacı' olan Karahasan, neredeyse 'bölücülük' yapan bir 'terörist' muamelesine tabi tutuluyor.
NE YAPACAĞINI ŞAŞIRMIŞ DURUMDA Demokrasinin beşiği olarak ün salan Yunanistan'ın bu özel TV kanalının yöntemleri, insan haklarını, vatandaşlık haklarını, din ve dil özgürlüğünü, etnik kimlik belirtme haklarını ve gazetecilik ilkelerini ayaklar altına alıyor. Ankormen ve kendisine ekranda eşlik eden gazeteciler, Yunan Anayasası'na göre 'din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin seçme ve seçilme hakkına sahip' bir Yunan vatandaşı olan Gülbeyaz Karahasan'ı, vali adayı gösteren PASOK lideri Papandreu'yu 'büyük hata işlemekle' suçluyor. Bunu kanıtlamak için "Karahasan'ın Yunan vatandaşı olduğu halde kendisini Türk hissettiğini" iddia ediyorlar. Karahasan'a dönüp yanıtlaması için soruyorlar: "Madem Yunan vatandaşısın, söyle bakalım Türkler tarafından barbarca gerçekleştirilen Pontus soykırımını kabul ediyor musun?" "Kuzey Kıbrıs, Türk işgali altında mı, değil mi?" "Kendini Yunan mı, Türk mü hissediyorsun?" "Batı Trakya'daki azınlık Türk mü, Müslüman mı?" "Batı Trakya'daki azınlığın 'Türk azınlık' olarak tanınması için, Yunanistan aleyhinde Avrupa mahkemelerine başvuran azınlık üyelerinin hazırladığı raporun altında senin de imzan var mı?" "Yunan yargıtayı tarafından tabelasındaki 'Türk' sözcüğü yasaklanan İskeçe Türk Gençler Birliği'ne üye olmak için başvurdun mu?" Aslen Müslüman Pomak bir ailenin ferdi olduğu bilinen Karahasan, ne diyeceğini şaşırmış durumda. "Türk'üm," dese Yunan milliyetçilerini daha da azdıracak... "Yunan'ım," dese Türkiye'yi gocunduracak... "Pomak'ım," dese, Batı Trakya'daki dindaşlarından Türk azınlığını ayaklandıracak... Karahasan, bu nedenle kim sorarsa sorsun "Lütfen rica ediyorum, artık bana Yunan mıyım, değil miyim diye sormayın. Ben Yunan vatandaşıyım ve Müslümanım," demekle yetiniyor. Oysa Karahasan, Yunanistan'da yaygın ve saygın olan 'bireylerin kişisel verilerini koruma hakkı'na ne denli değer verildiğini bilse, kendisine bu provokatif, ırkçı ve faşizan soruları soranlara daha değişik bir yanıt vererek ağızlarını tek kalemde kapatabilirdi. Karahasan azınlık hakları bir yana, AB üyesi ve demokrasi beşiği Yunanistan'da "Neysem oyum; kendimi nasıl hissediyorsam oyum. Bu benden başka kimseyi ilgilendirmez. Fikir ve düşüncelerimi de istediğim gibi, istediğim anda beyan etme hakkına sahibim," diyerek önlerine Yunan Anayasası'nın bir kopyasını da atabilirdi.
STELYO BERBERAKİS
|