Antioksidanlar, Akdeniz diyeti ve şarap
Birkaç haftadır, yeşil çayın sağlık için yararlarından bahsettik. Hatırlarsanız yeşil çayın etkisinde içerisindeki antioksidan etkili kateşinlerin (epigallokateşinler) önemli rolü dikkati çekmekteydi. Şüphesiz, kateşinlerin tek kaynağı yeşil çay değil. Birçok meyve ve içecekte kateşinler ve benzer yapıda prosiyanidinler yaygın olarak bulunmakta. Antioksidanların kalpdamar sistemi ve kanser başta olmak üzere bazı kronik hastalıklara karşı koruyucu rolünün bulunduğu artık herkes tarafından biliniyor. Özellikle, oksitlenmiş lipitlerin tüketilmesi ile plazma lipoproteinleri üzerinde yol açtığı oksidatif hasarın azaltılmasına bağlı olarak kalp-damar hastalıkları gelişiminde koruyucu rolü deneysel olarak da ortaya konulmuş.
FARKLI DİYETLER Antioksidan özelliği bakımından dikkati çeken ve kalp-damar sağlığı ile kanserler dahil bazı kronik hastalıkların önlenmesi amacıyla önerilen bir başka yaklaşım ise "Akdeniz diyeti"dir. Akdeniz diyetinin en belirgin özellikleri, kateşinler ve prosiyanidinlerin yanı sıra lif bakımından zengin ve doymuş yağ bakımından fakir olmasıdır. Meyve, sebze, tahıl, zeytinyağı, peynir, yoğurt gibi temel elemanların yanı sıra balık ve tavuk tüketiminin kırmızı et tüketiminden daha fazla olması Akdeniz diyetinin en önemli özelliğidir. Diğer bir önemli elemanı da bilhassa gıdalar ile birlikte alınan şarap. Şüphesiz, Akdeniz ülkelerinde yaşayan herkesin bu tip bir standart gıda rejimi uygulaması mümkün değil. Mesela, şarap, daha ziyade Avrupa kıtasındaki Akdeniz ülkeleri için söz konusuyken, Müslüman ülkeler için yaygın bir kullanılıştan bahsedemeyiz. Kırmızı etin bizim gibi kebap kültürünün ağırlıklı olduğu doğu ve güney Akdeniz ülkelerinde daha fazla tüketildiği biliniyor. Yunanistan'da 22 bin 43 yetişkin üzerinde yapılan uzun süreli bir saha çalışmasında, Akdeniz diyetine uygun beslenme uygulayanlarda ölüm oranında belirgin bir azalma gözlenmiş. Esasında bu son çalışma, 80'li yıllarda popüler olan ve Akdeniz diyetinin sağlığın korunmasındaki rolüne dikkati çeken "Akdeniz Fenomeni" sonuçlarını da tam olarak desteklemektedir. Sebze ve meyvelerde bulunan polifenolik bileşikler arasında "flavonoitler" son yıllarda çeşitli biyolojik etkileri ile dikkati çekmektedir. Finlandiya'da 10 bin 54 erkek ve kadın üzerinde yürütülen bir saha çalışmasında, günlük diyetlerindeki flavonoit miktarı dikkate alınarak yapılan değerlendirmelerde bazı kronik hastalıkların oluşumunda belirgin bir azalma gözlenmiştir. Flavonoit tipi bileşikler arasında bilhassa "kersetin"in (soğanda oldukça yüksek miktarda var) kuvvetli antioksidan etkisi dikkati çekmektedir. Bu bileşiğin iskemik kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde ve akciğer kanseri vakalarında belirgin bir azalma sağladığı; yüksek mirisetin içeriği taşıyan diyetlerin erkeklerde prostat kanseri riskinde; diyetinde narigenin, kempferol ve hesperitin bulunanlarda kalp-damar hastalıklarında; kersetin, naringenin ve hesperitin bulunanlarda astma vakalarında azalma gözlenmiştir. Diyetteki kersetin ve mirisetin miktarı ile şeker hastalığı (tip- 2) gelişimi arasında ters bir oran görülmektedir. Prostattan korunmak için mutlaka mirisetin alınacak diye bir şey yok. Bu çalışmanın yorumu; flavonoitlerin meyve ve sebzelerde bulunan "kuvvetli antioksidan" etkili bileşenler olarak çeşitli kronik hastalıkların oluşumunu engelleyebildiğidir.
|