|
|
Sigara ve yeşil çay
Sigara içmenin, damar hasarını tetikleyerek pıhtı oluşumuna yol açtığı ve dolayısıyla koroner arter veya çeşitli aterosklerotik damar hastalıkları gelişiminde önemli bir risk faktörü oluşturduğu artık herkes tarafından bilinen bir gerçek. Yeşil çayın antioksidan ve pıhtı oluşumunu engelleyici özelliklerinin sigara tiryakilerinde sigaranın yol açabileceği risklere karşı koruyucu bir rolünün söz konusu olup olamayacağını belirlemek amacıyla bir çalışma yürütülmüş. 20 erkek yetişkin sigara tiryakisine 4 hafta süre ile günde 600 ml (4 büyük kupa bardak) yeşil çay verilmiş. Etkili olup olmadığını tespit etmek amacıyla 2 hafta ara ile çeşitli plazma değerleri takip edilmiş (lipid profili, total antioksidan kapasitesi, oksitlenmiş LDL, çözünebilir VCAM-1 ve ICAM-1 ile P-selektin seviyeleri). Sigara tiryakilerinde P-selektin ve oksitlenmiş LDL seviyelerinin sigara içmeyenlere göre daha yüksek seviyede bulunduğu bildirilmektedir. Her ikisinin de damar tıkanmasında rol oynadığı ortaya konulmuş. Deney süreci sonunda yeşil çay içen sigara tiryakilerinde plazmada çözünebilir P-selektin ve oksitlenmiş LDL seviyelerinde belirgin bir düşme gözlenmiş.
KANSER VE ÇAY Bu sonuçlara dayanarak sigara tiryakilerinin yeşil çay içerek sigaranın kalp üzerindeki zararlarından korunabileceği şeklinde bir umuda kapılmaları bence biraz fazla iyimserlik olur. Zaten çok etkili olsaydı, Japonya gibi hem sigara içme oranı yüksek ve hem de yeşil çay tüketen bir toplumda kalpdamar hastalıklarından ölümlerin birinci sırada olmaması gerekirdi. Hatırlarsanız daha önceki bir yazımda, sigaranın zararlarından korunabilmek ümidiyle başka bir antioksidan olan E vitaminini yüksek dozda alan bir dostumun damarlarında tıkanmanın önlenemediğinden bahsetmiştim. Yeşil çay tüketiminin çeşitli tip kanserlerin gelişimini önlediğini ileri süren çeşitli bilimsel yayınlar bulunmaktadır. Bilhassa kolon kanseri riskini azaltması dikkati çekiyor. Bu etkisi, yeşil çayın yararlı bağırsak bakterileri olan bifidobakteri ve laktobasillerin, daha önce bahsettiğimiz yoğurt bakterileri, kalın bağırsaktaki gelişimini desteklemesi, bu suretle bağırsaklarda amonyak ve zararlı aminler gibi kanser gelişimini tetikleyen ajanların oluşumunu engellemesi, ayrıca bağırsaklarda dışkının asit pH'sını azaltması ile açıklanıyor. Yine, yeşil çayın etkili bileşeni, epigallokateşin gallatın (EGCG), iki haftadır sık sık bahsi geçiyor, kalın bağırsakta bazı enzimlerin (COX-2, iNOS) etkinliğini azaltması da kolon kanseri riskini azaltan diğer bir faktör olarak düşünülüyor. Yeşil çayın kanser riskini azaltıcı rolü özellikle yeşil çay tüketen kişiler ile tüketmeyenler arasındaki farklılıkları ortaya koyan saha çalışmaları ile de destekleniyor. Bu çalışmalarda önerilen günlük çay miktarı genel olarak 600-700 ml civarında (4-5 büyük kupa bardak). Tabi Uzakdoğu'da çay hazırlama tekniklerine göre hazırlanması gerekir. Bu suretle hazırlanan çayda daha az kafein bulunuyor. Hazırlama şekli nasıl mı? Taze kaynamış su biraz ılıyınca (80o C) demlik içerisindeki yeşil çayın üzerine dökülüp 5-10 dakika bekletildikten sonra içilecek. İstenirse demlikte kalan çayın üzerine tekrar (sadece bir defa) su konularak içilebilir, ancak demlikte bekletilmiş yeşil çay tekrar kullanılmamalı.
SİYAH ÇAY ETKİSİZ Mİ? Bizler toplum olarak siyah çayın tadına alışık olduğumuz halde, hep yeşil çayın sağlık için yararlı olduğundan bahsediliyor. Aklınıza yeşil çay fermentasyon ile siyah çaya dönüştürülürken nasıl oluyor da tüm yararlı etkileri kayboluyor diye geçirdiğinizi tahmin edebiliyorum! Fermentasyon sırasında kateşinlerin (epigallokateşin ve diğerleri) önemli ölçüde değişime (dimerizasyon) uğrayarak etkisi zayıflamaktadır; bir fincan siyah çayda yeşil çaya göre kateşinlerin miktarı yarıyarıya azalmaktadır. Ancak yapılan klinik çalışmalarda, muhtemelen flavonoitler gibi diğer polifenolik bileşenlerine bağlı olarak, kalpdamar sistemi üzerinde yararlı etkileri gözlenmiştir. Tabii bu etki yeşil çay kadar kuvvetli değil.
|