|
|
|
|
|
|
Emre'nin adı geçince gözü doluyor
Çağla Şıkel, sevgilisi Emre Altuğ'dan söz edilince hislerine hakim olamıyor. Cennet Mahallesi'ndeki Sultan rolü ile dikkat çeken Çağla, göz önünde yaşadığı dokuz yılın perde arkasını Geyikler Kraliçesi Rahşan Gülşan'a anlattı.
Aşktan da üstün "Bundan önce yaşadıklarımın adı aşk olsun. Buna aşk dersem, hissettiklerime haksızlık etmiş olurum. Şu an yaşadığım şey, hissettiklerimin en şiddetlisi."
'Yok artık!' "İnsanlar, 'Emre'nin evinden çıktı, başka eve yerleşti,' diyebiliyor. Yok artık! Ben arkadaşlarımda bile kalamam."
'Allah çirkin şansı versin!'
Çağla Şıkel: "Aşk konusunda şanssız bir insanım. Allah çirkin şansı versin derler ya. Benimki de öyle. İnsanın sevgiye ihtiyacı olan dönemlerde yaptığı hatalar sonra canını yakıyor".
-Çağlacığım sonunda rol modeli de oldun. Ama nasıl oldun biliyorsun. Sana benzeyen bohçacı kızdan bahsediyorum... - Yaa evet... Nasıl olabiliyor ki? O sabah fotoğrafımı gazetenin üçüncü sayfasında görünce o kadar korktum ki. Kendimi gazetede görmeye alışkınım, ama üçüncü sayfaya hiç alışık değilim doğrusu. Bir an 'Allah ne oluyor?' deyip titreme geçirdim tabii.
- Cennet Mahallesi'ndeki rolün iyice üzerine oturdu. Oyunculuk kariyerinin iyi gidiyor olması kafanı karıştırıyor mu? Geleceğe dair planların etkilendi mi? - Kendimi başarılı hissediyorum. Kendime güvenim geldi. Hayatımda başka bir kitle oluştu. Artık birçok insan bana 'Sultan' diye sesleniyor. Artık oyunculuk kariyerine devam etme konusunda çok daha eminim. Ama mankenliği de bırakmayı düşünmüyorum. Artık dokuz yıl oldu ve ben hâlâ Cengiz'in (Abazoğlu), Vural'ın (Gökçaylı) defilelerinde çok heyecanlanıyorum. Ve bu heyecanım devam ettikçe mankenliği bırakmayı düşünmüyorum.
- Rolün için aksan çalıştın mı? - Aslında hiç çalışmadım. Gittim ve bir anda çıktı.
- Doğuştan bir şoparlık varmış o zaman! - (Gülüyor.) Hakikaten ben de öyle düşünüyorum. Çok başarılı bir rol oynandığı zaman, o insanın içinde o karakterden var olduğunu düşünüyorum. Bende de biraz şoparlık var herhalde...
'KAMERA ÖNÜNDE BÜYÜDÜM'
- Çağla, Türk halkı seninle tanışalı dokuz yıl oldu ve Türkiye güzeli seçildiğinde 17 yaşındaydın. Sen bu sürede bir sürü şey atlattın. Senin büyümene tanık olduk aslında. Bir ara acayip dağıttın, şimdilerde daha derli toplu görünüyorsun. Bir ara aşklarınla gündemdeydin ama aşkların da hep olaylıydı... - Evet öyle oldu yaa. Herhalde şanssız bir insanım. Allah çirkin şansı versin derler ya. Benim ki de tam öyle galiba. Görüntümden, sahip olduğum her şeyden çok mutluyum. Ama insanın sevgiye ihtiyacı olan dönemlerde yaptığı hatalar, sonra çok canını yakıyor. Bir ilişkiye başlamaya çalışıyorsun ve 'Acaba hayatımın sonuna kadar birlikte olacağım adam bu mu?' diyorsun. Yukarıdan bir haber geliyor 'Yok öyle bir şey. Uydurma,' diyor. Sonra bir başkasına aşık oluyoruz. Bunu hepimiz yaşıyoruz. Sen de yaşıyorsun. Ama biz göz önünde olduğumuz için acayip şeyler yaşıyoruz gibi görünüyor. Bunun üzerine bir de yaşamadığın ilişkiler yazılınca çok fena canı sıkılıyor insanın. Bunu, bizi düşünmeden yapıyorlar. Keşke ilk ilişkim son ilişkim olabilseydi ve hakkımda bu kadar çok şey yazılmasaydı.
- Sanırım hayatının kırılma noktası Beyaz'la yaşadığın ilişkiydi. O dönem magazin gazetecilerinin çok dikkatini çekmiştin. - Haklısın, her şey orada koptu. Bir anda Beyaz'dan ayrıldıktan sonra 'Acaba kiminle beraber olacak? Beyaz, Çağla için ne diyecek? Beyaz'ın yanındaki kim?' gibi sorularla çembere alındık. O kadar çok baskı yapıldı ki... Benim için gerçekten de kırılma noktası orasıydı. Bu durum gerçekten çok acayip. Ben kameralar önünde büyüdüm. Beni dokuz yıldır takip edenler benim nasıl olgunlaştığımı, ne hatalar yaptığımı, çirkinleştiğimi, güzelleştiğimi gördüler. Ben dokuz yıldır her şeyimi kameralar önünde yaşıyorum. Bu çok zor bir şey. Ne yaşadımsa herkes biliyor. Yine de kendimi tutmaya çalışmışımdır. Televizyona çıkıp 'Bakın siz bunları gördünüz, ama aslında gerçekler böyle değil. Ben aslında şunları yaşadım, bu kadar üzüldüm, çok ağladım. Bunları bilmiyorsunuz da konuşuyorsunuz,' demeyi çok istedim. Ama diyemedim. Diyemiyorsun işte. Ama artık daha sakinleşmiş vaziyetteyim. (Bu arada telefonu çaldı. Arayana 'Naber Gudu!' diye hitap etti. Kapatınca da 'Arayan Alişan'dı, selam söylüyor,' dedi.) GUDU ALİŞAN!
- Niye 'Gudu' diyorsun Alişan'a? - Bizim sette üç beş kişi arasında bu 'gudu' lafı var. Sadece Alişan'la benim aramda değil yani. Biz makyözümüze de 'gudu' diyoruz. Ama ne anlama geldiği hakkında en küçük bir fikrim yok! Annem de sordu dün, cevap veremedim.
- Allah 'gudu'rtmasın Çağlacım... (Karşılıklı uzun gülme ve akabinde katılarak gülme sesleri...) Peki tatlım kameralar yüzünden hiç kendini bırakamadın mı? - Hayır, benim iplerimi koparıyorum dediğim herhangi bir zamanım olmadı. Çünkü ben haftada iki gün sokağa çıksam, magazin programlarında yedi gün çıkmışım gibi her gece yayınlanıyor. Herkes başka açıdan çektiği için de bir gün bir restorana bir yönden, ertesi gün başka bir yönden giriyormuşum gibi oluyor. Yapmış olsam 'Ohh iyi ki yapmışım, ben insan değil miyim?' diyeceğim. Ama vallahi yaşadıklarımla ekrana yansıyanlar aynı şeyler değil.
- Çağla içim sıkıldı. Kendimi koydum bir an yerine, ama sonra vazgeçtim. Tamam güzel olmak harika da böyle yaşamak zor... - Anneme bile anlattığımda hissettiklerimi, tam anlayamıyor. Kim olduğum basının da umurunda değil. Bir buçuk saat konuşuyoruz. Kiminle çıktığım onlar için daha önemli. Uzun konuşmalarımızda kendimi anlattığım bölümleri kesip, kiminle çıktığım bölümünü yayınlıyorlar.
'ANNEME RESİM YAPAMADIM'
- Moda dünyasında mankenlik doğru algılanıyor mu sence, yoksa medyatik durumlar biraz öne çıkıyor mu? - Evet çok öne çıkıyor. Genç kızlar hep bunun yanılgısını yaşıyor. Olay sadece güzel olmak değil. Kızlar, hafta sonu dergilerinden birine kapak olduğunun ertesi günü hayatı değişecek zannediyor. Bu kadar kolay mı? Deniz Akkaya da soyundu ama Deniz Akkaya çok güzel işlere imza attı. Bizim hatamız da bunu yapan kızlara manken demek.
- Emre Altuğ için resim yaptığın doğru mu? - Vallahi yaptım. Çok acayip yaptım.
- Nasıl acayip yani? - Bana o resmi, o duygulardan başka kimse yaptıramazdı. Çok güzel oldu... (Tam burada gözlerinde yaşlar birikiyor. Ve hafifçe yutkunmaya başlıyor.) Fark ettim ki canım sıkkın olunca en çok uykuya kaçıyorum. Uyuyamayacak kadar kötüysem ağlarım. Çok ağlarım. Sonra bir de resim yapıyorum. Annem, Emre'ye yaptığım resmi görünce, 'Bana resim yapmazsın ama,' dedi. Haklıydı. Başladım ama yapamadım.
Rahşan Gülşan
|
|
|
|
|
|
|
|
|