|
|
Lokum, baklava ve gerisi
Önce adı bile Batı dillerinde "Türk lokumu" (ya da, Fransızların tercih ettiği isimle, 'rahat lokum') olan lokumu Yunan yaptılar. Sonra sıra baklavaya geldi. Atina'da yıllardır vızır vızır Türk baklavası satan Güllüoğlu'nun gözünün içine baka baka, bu kez baklavayıYunan tatlısı diye tescil ettirdiler! Ve kıyamet koptu. Elbette haklı olarak. Türk kahvesini bile Yunan kahvesi yapan kompleksli bir topluma insan kızıyor, kızmakta da haklı. Ama bir de şöyle düşünelim. Niye bu kadar kızıyoruz? Böyle şeyler tüm dünyada oluyor. Örneğin makarnaya dayalı İtalyan mutfağına karşın, bazen Makarna Çin buluşudur, onu Marko Polo Çin'den Avrupa'ya taşıdı," diyenler çıkıyor. Ama İtalyanların kızdığını pek görmedim. Çünkü, makarna İtalyan kimliğinin bir parçası olsa da, onun yanında daha neler var. Rönesans'tan operaya, Leonardo'dan Rafael'e, Verdi'den Fellini'ye... Bizimse Batı dünyasına ve genelde uygarlığa katkılarımız olabileceği kadar büyük olmamış. "Türk" deyince akla gelen şeyler var, ama daha az. O nedenle birini kaptırdık mı, lokum, kahve veya baklava elden gitti mi, böylesine köpürüyoruz. Köpürelim de, acaba uygarlığa biraz daha katkıda bulunmayı amaçlasak, nasıl olur?
|