Şiir Köşesi
Türkiye'nin gizli kalmış şairleri... Şiirlerinizi yollayın, yayımlayalım. Yüzbinlerce insan okusun... siir@sabah.com.tr
Evlendi gitti Bu akşam evlenen güzel bir gelin Bana bir zamanlar sevgilim derdi Yanaktan bir defa öptür dedikçe Nikahta düğünde öpersin derdi Şarkımız çalındı düğün başlarken Önümde durdu içim sızlarken Son kez baktı bana duvak kalkarken Kapattım gözlerimi damat öperken O an haykırmak geldi içimden Bir ses çok geç dedi sanki derinden Uzatım ellerimi tuttum elinden Çırpındı yüreğim koptu yerinden Ümit ULU
Aşka dair Şenlendi gönlüm, yandı tutuştu. Umudum olan; bir can mıydı? Büyüdü, yuvarlandı, sonra da koştu. Attığı adım sona doğru bir an mıydı? Uzaklarda olma; hasretin kavurur. Zaman geçti acın damladı gönlüme. Görmezsem seni, yüreğim savrulur. Vakit gelmeden kırdıkları gülüme. Leyla özge candır, dinlediğim; Taşplakta Hasretim olmasın, tırmandığın yamaç Pişmedi, yarım kaldı aş ocakta Olmayayım bir güle, bir sana muhtaç. Emanetim, umudum, hasretim Gönlümde acı ve hüzün olmadan Olma bana, hiçbir zaman mihnetim Günler tükenmeden, vakti dolmadan. Mevlüt ÖZDEN
Hüzün Bir hüzün çöktü şu yüreğime Atmak istiyorum atamıyorum Bağlanmış dört bir yanım kör düğümlerle Çözmek istiyorum çözemiyorum Acıyla doldu şu viran gönlüm Gitmek istiyorum gidemiyorum Parça parça olan şu yüreğimi Sökmek istiyorum sökemiyorum Bir çare kaldım gurbet ellerde Derman ararım onulmaz derde Şu yalan dünyayı silip bir kalemde Ölmek istiyorum ölemiyorum Bir ben mi çaresizim şu yeryüzünde Herkesin derdi vardır elbet içinde Bazen kızıp da şu kaderime Küsmek istiyorum küsemiyorum Zernişan AYDOĞAN
Gözümdeki damla Arzela, gözümde sığınaklaşan her damla Baktığın yerde eriyen gövdemin Yabancısı artık. Gecenin çürüttüğü düşlerimi Sana sormadan bıraktım rüzgarın belleğine. Arzela, yitiklik çığlıkları duyuyorum Baykuşların çıplak gezindiği tenha gecelerde Kırmızı feodal topraklar geçerek Karacaoğlan köyünde siliyorum gözlerimi. Arzela, çiçeklerden arınmış taşlara Çatlayarak eriyen imgemin en yoğun yerini Görmüş kuşlar biliyor, Taranmış zülfüde koyvermiş saçına Astığım gövdemin yasını. Arzela, hangi duyumsal olan kaldı tenimde Göçer çadırlarında yaşananlardan başka. Necmi KARKIN
Kandırırsın Hüsnün doğar mehtabıma, Ondörd'ünü andırırsın... Ben n'eyledim Seda sana? Sevdan ile yandırırsın... Selvi boyun cenge durdu Zülüflerin süngü vurdu Alıp gönlümdeki yurdu, Sürgünlere gönderirsin... O tebessüm yıkık kaşla Gözler siper, dudak kışla Her Şeytan'ı bir bakışla, Bin yalana kandırırsın... Seni gören ozan olur Yaz-baharı hazan olur Akıllının aklın alır, Divaneyi dondurursun... Kolum, kanadım budadım Bütün borcumu ödedim Canımı kurban adadım, Öldürmez, süründürürsün... Hüseyn'im sevda düşkünü Saklama benden aşkını Gönlümün ali köşkünü Viraneye döndürürsün... Hüseyin ÖZTÜRK
Yıllar ve insan Doğduğum andaki ilk nefesime, Yıllar sonrasında müjdeler çocuk. Nedir bu kalemi yaşatan esrar? Ezelden ebede bitmez yolculuk, Hayatın içinde bir hayatsın sen, Atatalar dedeler öpüyor seni, Şifalı duadır onlardan gelen! Duyuyor musun? Dal dal ürpertiyi. Durdu sandığın saatler işler. Beklemediğin gün ansızın çalar. İnsanı yaşatan hayaldir düşler. Bir yeni hayata ansızın dolar. Sen nazlı çiçeksin her mevsim açan, Bir Kevsersin baki dünyaya akan. 'Göçmek biten bir yol demişler' yalan Yaşa nefes nefes kucakla beni. Yaşlı değil solgun bir gençliğim ben, Yılları dolduran yıllardan gelen, Tut ellerimi, bir daha bırakma Koşalım hayata dolu dizgin Sen ve Ben Fehmi KABADAYI
Yalnızlık Herkes gitti sen kaldın İçerde dışarıda Havada Karada Duvarlar arasında Hep yanımda gönlümün Vefakar arkadaşı Dost yolunda kalan gözlerimi Dertlerimi Hüzünlerimi Özlemlerimi Sabahsız gecelerimi Karanlık günlerimi Benimle paylaşan Can yoldaşım Arkadaşım Sırdaşım Dönmeyen dostların Gittiği yollardan Çıka gelirsin Bıkmadan Usanmadan Yorulmadan Sen başıma yastık Ekmeğime katık Sen kadim dostum Sen yalnızlık İbrahim SATIR
Of... Of... Ne yapayım, nasibim yokmuş, sevilmekten yana. Hüzünlü bir nağmeyi efkarla dinlerken, Duygulanıp hıçkıra hıçkıra ağlamak varmış. Ne derseniz deyin, Bir akşam vakti yalnızlığımla baş başa. Ufka dalıp, bakıp, bakıp, Bir derin of çekmek varmış. Of... Of... Ziyaattin ÖZEN
Işın hepimiz güneşin çocuklarıyız güneş imparatorluğunun yaşayan efsane çocukları, bir fark etsek içimizden çıkan ışınları, onların dünyayı değiştireceğini bir fark etsek,sevgiyle besleniyoruz, beslendiğimiz yereihanet ediyoruz, güneşin çocuklarıbir ayaklansanız, o ışınlarboğacaktır karanlığı. Mert GÜLVEREN
|