|
|
'Aşk beni İstanbul'da bekliyormuş meğer'
"Aşığım evet. Meğer aşk beni İstanbul'da bekliyormuş. Hayatın gayesi mutluluktur. Sevmeden mutlu olunamaz. Amerika'da çok güzel ve ilginç kadınlarla beraber oldum. Özellikle egzotik tipleri seçtim. Kültürlü Jamaikalı, neşeli Çinli veya uzun bacaklı Filipinli. Aşkı sonunda 2004 yılında İstanbul'a ellerim kelepçeli getirildikten sonra tattım. Sosyetik biri değil, bir iş kadını. Aşığım, mutluyum, huzurluyum. Şimdi aşk romanı yazıyorum. Dünyanın en güzel işini yapıyorum."
'BABAM BELKİ BENİ AFFEDER' "Cezaevinden çıktıktan sonra iki kez babamla görüşmeye çalıştım. Hatta oğlumu koydum araya, ama benimle görüşmek istemiyor. Sebeplerini kitabında izah ediyor, 'O batırdı işleri' falan diyor. Kitap çıktığında ben zaten senelerdir duyduğum suçlamaları okudum. Söylediklerine cevaplar da yazdım, ama bana yanıt vermedi. Böylelikle kendisini akladığını sandı. Öyle mutlu oldu. Bir gün affeder mi bilemem, inşallah affeder."
'SELMA'YLA CEHENNEMDE YAŞADIK' "Selma ile çocuklarla ilgili konular dışında görüşmüyoruz. Evliliğimizin son birkaç yılı, cehennemde yaşadık. Kötü bir hayattı. Bu kadar savaşın içinde bir evliliği sürdürmek zordu. Çünkü evlilik emek ister. Oysa o dönem kimsenin kimseye emek verecek hali yoktu. Çocuklarım için de 'Benim yapamadıklarımı yapsınlar' demekten vazgeçtim. Onların artık kendi hayatı olacak, benim bir uzantım değil. Bir de niye benim gibi olsunlar ki?"
|